İnsan her zaman nefsinin baskısı altında olduğu için çoğu zaman hayır olarak gördükleri, nefsin arzuladığı şeyler olabilir. Bunun için, dua ederken, hayır olarak gördüğüm gerçekte hayır ise... diye istemelidir. Mutlaka olsun şeklinde istememelidir. Çünkü nefs hep zararlı şeyleri ister. O hayır bir şey istemez. Şerri hayır olarak gösterebilir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Peygamberlerin gönderilmesi, İslamiyet'in emirleri yasakları, hep, nefsi kırmak, ezmek içindir. Onun taşkınca isteklerini önlemek içindir. İslamiyet'e uyuldukça, nefsin istekleri azalır. Bunun içindir ki, İslamiyet'e uymak, nefsin isteklerini yok eder. Nefsin zararını önlemek için, iki cihad yolu vardır: 1- Ona uymamak, onun arzularını yapmamaktır. Buna, riyazet çekmek denir. Riyazet vera ve takva ile olur. Takva, haramlardan sakınmak, vera; haramlarla birlikte, mubahları ihtiyaçtan fazla kullanmaktan da sakınmaktır. 2- Nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Buna, mücahede denir. Bütün ibadetler mücahededir. Bu iki cihad, nefsi terbiye eder. İnsanı olgunlaştırır. Ruhu kuvvetlendirir. Salihlerin yoluna kavuşturur. Allahü teâlâ, kullarının ibadetlerine muhtaç değildir, onların günah işlemesi Ona hiç zarar vermez. Nefsi terbiye için bunları emretmiştir. İmam-ı Rabbani hazretleri yine buyuruyor ki: Evliyanın çoğu her gece, yatacağı zaman, o gün yapmış olduğu işlerini, sözlerini, hareketlerini, hareketsizliklerini, düşüncelerini, her birinin niçin olduğunu anlarlar. Kusurlarını ve günahlarını temizlemek için, tevbe ve istiğfar ederler. Allahü teâlâya boyun bükerler, yalvarırlar. İbadetlerini ve iyiliklerini de, Allahü teâlânın hatırlatması ile ve kuvvet vermesi ile olduğunu bilirler. Bunun için, Hak teâlâya hamd ve şükür ederler. Muhyiddin-i Arabi hazretleri, kendini böyle muhasebe edenlerden biri idi. "Ben kendimi hesaba çekmekte, Meşayıh-ı kiramın hepsinden ileri gittim. Niyetlerimi, düşüncelerimi de hesaba kattım" buyurmuştur. > Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr