"Niçin böyle edersin?"

A -
A +

Resûlullah Efendimiz bir gün Eshâbı ile oturmuşlardı. Konuşma esnasında, Hazreti Ebû Bekir dedi ki; "Yâ Resûlallah! Senin hakkın için ki, ömrümde hiç puta secde etmiş değilim." Hazreti Ömer: "Bu kadar câhiliye zamanımız geçti, bu nasıl oldu?" dedi. Hazreti Ebû Bekir dedi ki: "Babam Ebû Kuhâfe, bir gün beni alıp, puthâneye götürdü. 'Bunlar senin ilâhındır, bunlara secde eyle' dedi. Beni oraya koyup, gitti. Ben ileri vardım. Puta, 'karnım açtır, bana yiyecek ver' dedim. Cevap vermedi. Su istedim. Cevap vermedi. Elbisem yok, bana elbise ver, dedim. Cevap vermedi. Elime bir taş alıp, 'bu taşı senin üzerine atarım, eğer ilâh isen mâni ol' dedim. Cevap vermedi. Taşı puta vurdum. Yüzü üzeri düştü. Babam gelip, gördü. Bana dedi ki: 'Ey oğul! Niçin böyle edersin?' Elimden tutup, eve götürdü. Anneme durumu anlattı. Annem dedi ki; 'Bunu kendi hâline koyalım. Bunun hakkında, Allahü teâlâ tarafından bana hitap gelmiştir. Eseri zuhûr edecektir.' Sonra ben anneme sordum. 'Benim için sana gelen hitap ne idi?' Annem dedi ki: 'Seni doğurmam yakın olduğu gece, ağrı tutup, ıstırâba düştüm. Hâtıftan bir ses geldi ki; 'Ey hâtun! Müjdeler olsun sana ki, senden bir vücûd zuhûra gelecektir. Yerde adı Atîk ve semâda Sıddîk ve âhir zaman Peygamberine yâr ve refîk olacaktır, dedi." Ebû Hüreyre der ki: Hazreti Ebû Bekir sözünü tamamladı. Cebrâîl aleyhisselâm nâzil olup, Hazreti Resûlullah'a "sâdık Ebû Bekir" dedi. Yani Ebû Bekir gerçek söyler, diye üç kere tekrar etti. Huzeyfe ibni Yemân anlatır: Bir gün Hazreti Resûlullah sabah namazını kılıp, dönüp, Ebû Bekr-i Sıddîk'ı sual etti. Ebû Bekir arka saftan, Lebbeyk "buradayım" yâ Resûlallah, dedi. "Yâ Ebâ Bekr! Birinci rekatte bana yetiştin mi?" diye sordu. Hazreti Ebû Bekir dedi ki: "Yâ Resûlallah! Birinci safta sizinle tekbîr alıp, Fâtiha sûresini okumaya başladım. Sonra, abdestimde vesvese oldu. Dışarı çıktım, kardan beyaz ve baldan tatlı bir su gördüm. Üstünde bir mendil örtülmüştü. Üzerinde, "Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah Ebû Bekir Sıddîk" diye yazılmış idi. Mendili alıp, önüme koydum. Abdest alıp, mendili tekrar kabın üzerine koydum. Sonra gördüm, kaybolmuş. Gelip, ilk rekatte size yetiştim, dedi. Resûl-i ekrem Efendimiz buyurdu ki: "Müjdeler olsun sana yâ Ebâ Bekr! Ben namazda kırâ'eti tamamladım ki, rükû'a gideyim. Dizlerim tutuldu. Sen gelmeyince, rükû edemedim. Sana abdest suyu veren Cebrâîl idi. Mendili tutan Mikâîl idi. Benim dizlerimi tutan İsrâfîl idi."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.