"O kimse ben olabilirim!"

A -
A +

Her kişinin zühd ve takvâsı ve Allahü teâlâdan havf ve recâsı (korku ve ümidi), şu şekilde ve i'tidâlde olmalı ki, ne bir ân ümitsizlik hâli olsun. Ne de bir ân korkusuzluk hâli olsun. Nitekim Hazreti Ömer buyururlar ki: Eğer Hak teâlâ hazretleri buyursa ki; ben cümle kullarımın hepsini Cennet'e koyup, içlerinden bir kuluma azâb ederim. Ben, kendi günâhlarıma bakıp, korkarım ki, Allahü teâlâ hazretlerinin o azâb edeceği kul, ben olurum. Eğer Hak teâlâ buyursa ki; bütün kullarımı Cehennem'e koyarım. Birisini Cennet'e koyarım. Ben o erhamerrâhimîn ve ekrem-ül ekremîn Allahü teâlâ hazretlerinden ümit ederim ki, o Cennet'e giren kul ben olurum. Nitekim büyükler buyurmuşlardır: Şimdi mü'mine lâyık olan ve şânına muvâfık olan budur ki, ne Allahü teâlâ hazretlerinin mekrinden, azâbından emîn ola ve ne rahmetinden ümidini kese. Yine o büyükler nasîhat ederler ki, muvahhid mü'mine lâzım olan emirlerden biri de, her hâlde ölümü hatırlamaktır. Hiçbir vakit, gâfil olmamasıdır. Resûlullah Efendimiz buyurmuşlardır ki: "Lezzetleri yıkanı, eğlencelere son vereni çok hâtırlayınız!" manâ-i şerîfi, Allahü teâlâ bilir, budur ki, lezzetleri yıkanın zikrini çok edin ki, o ölümdür. Nitekim, Hazreti Ömer bir kimseye her gün birkaç kere gelip, ölümü hâtırlatsın diye birkaç akçe ta'yîn etmiştir. Her vakit o kimse gelip, ölümü ona hatırlattı. Her gün o kimse gelip, hizmet edâ ettikçe, Hazreti Ömer ta'yîn buyurdukları akçeyi verirlerdi. O şahsın vazîfesine son verilince, o kimse bunun sebebini sordu. Buyurdular ki: Senin bundan sonra gelip, ölümü hâtırıma gerek kalmadı, bunu ihtiyâç yok artık. Zîrâ sakalımıza ak düştü. Sakalın akı ise ölümün habercisidir. Dâimâ göz önünde olup, ölümü hâtırlatır. Nakledilir ki, bir gün Hazreti Ömer bir cemiyette ağladı. Niçin ağladığı sual olununca, buyurdular ki: Niçin ağlamayayım ki, eğer Fırat kenârında oğlak zâyi olsa, yârın kıyâmet gününde, o Ömer'den sorulur. Yine naklolunur ki, bir gün Hazreti Ömer eline bir saman çöpü alıp, der idi ki: Ne olaydı, bu saman çöpü ben olaydım. Ne olaydı mahlûk olmaya idim, vâlidem beni doğurmayaydı. Ne olaydı, hâtırlanan nesne değil de, unutulan nesne olaydım...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.