"Oğlunu kurban et!"

A -
A +

İsmail aleyhisselam yedi yaşında iken, bir gün İbrahim aleyhisselam ibadet ettiği mihrabda, bu muhabbet içinde uyudu. Rüyasında oğlu İsmail ile otururken, bir melek gelip dedi ki: "Ben, Allahü teâlânın elçisiyim. Allahü teâlâ, bu oğlunu kurban etmeni istiyor." İbrahim aleyhisselam korku ile uyandı. "Rüya rahmanî mi, yoksa şeytanî mi" diye tereddüt etti. O gün hep bu rüyayı düşündü. Onun için bu güne Terviye denildi. İkinci gece yine rüyasında aynı melek gelerek dedi ki: "Ben, Allahü teâlânın elçisiyim. Allahü teâlâ, bu oğlunu kurban etmeni istiyor." Bunun üzerine Hazreti İbrahim uyanınca, gördüğü rüyanın Rahmanî olduğunu anladı. Bundan dolayı bu güne Arefe denildi. Üçüncü gece yine aynı rüyayı gördü. Artık Hak teâlânın emri olduğunda hiç şüphesi kalmadı. "Bu emri muhakkak yerine getirmem gerek" diyerek hanımı Hacer'in yanına geldi ve dedi ki: "Ey Hacer, benim gözümün nuru oğlum İsmail'i yıka, en iyi elbisesini giydir, saçını tara, onu dostuma götüreceğim." Sonra; Hazreti İsmail ile aralarında şöyle bir konuşma geçti: "Oğlum yanına ip ile bıçak al!" "Bunları ne yapacağız baba?" "Allah rızası için kurban keseriz." Yolda giderken, Hazreti İsmail, babasına sordu: "Nereye gidiyoruz?" "Dostuma." "Evi nerededir?" "O, evden ve mekandan münezzehtir. Yer ve gök Onun mülküdür." "Babacığım! O bizimle oturup yemek yer mi?" "O yemekten ve içmekten de münezzehtir." İbrahim aleyhisselam, oğlu İsmail'i kurban etmek için götürürken, şeytan; "Eğer bugün İbrahim'in (aleyhisselam) evinde bir fitne çıkaramazsam, bundan sonra onları hiç fitneye düşüremem" diyerek harekete geçti. Yaşlı bir adam kıyafetinde Hazreti Hacer'in yanına geldi. Ona sordu: "İbrahim, oğlunu nereye götürdü?" "Bir dostunu ziyarete götürdü." "Hayır, onu kesmeye götürdü." "Baba, oğlunu boğazlamaz. Şefkat buna mânidir." "Öyle zannederim ki, Allah emretmiştir." "Allahü teâlânın emrine uymak elbette lazımdır. Onun emrini, can-ı gönülden kabul ederiz. Onun Allahü teâlânın emrine uyması elbette en güzel iştir." Şeytan ondan yüz bulamayınca, yine aynı kıyafette Hazreti İsmail'in yanına geldi. Hazreti İsmail edeple babasının arkasından yürüyordu. Şeytan, kandırmak ümidiyle, Hazreti İsmail'e sordu: "Baban seni nereye götürüyor, biliyor musun?" "Dostunun ziyaretine." "Vallahi seni öldürmeye götürüyor." "Hiç babanın oğlunu öldürdüğünü gördün mü?" "Öyle zannederim, Allahü teâlâ emretmiştir." "O emretti ise, can-ı gönülden razıyım..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.