Cenab-ı Hak, Musa aleyhisselama peygamberliğini bildirdikten sonra ona geçmiş yıllarını, çocukluğunu hatırlattı. Annesine yaptığı ilhamı, Firavun'un sarayında büyüyüşünü, daha sonra Mısırlı Kıptînin ölümüne sebep olması sebebiyle Medyen'e gidip orada yaşadığını bildirdi ve buyurdu ki: - Seni kendim için seçtim! Sen kardeşinle birlikte mucizelerimizin desteğinde git! İkiniz de, beni hatırlamak ve zikretmek hususunda gevşeklik göstermeyin! Böylece Hazreti Musa'ya peygamberliği bildirildiği gibi, kardeşi Harun'un da peygamber olduğu bildirilmiş oldu. O gün Musa aleyhisselâmın üzerinde, yünden bir kaftan vardı. Eskimişti. Cübbesi ve takkesi de yünden idi. Allahü teâlâ, Musa aleyhisselâmı, Firavun ile kavmini imana davet etmesi için vazifelendirdikten sonra, ona şöyle vahyetti: - Ya Musa! Benim resûlüm, peygamberim olarak kavmine git! Benimle görür, benimle işitirsin. Kuvvetim ve görmem seninle birliktedir. Seni, yarattıklarımdan zayıf birine, Firavun'a gönderiyorum. Zayıf ve âciz olduğu hâlde nimetimi inkâr eden, azabımdan emin görünen, benden başkasına ibadet eden, dünyaya aldanıp her şeyin Rabbi olduğumu inkâr eden, kendisini ve yaptıklarını bilmediğimi sanan o zavallıya seni gönderiyorum. İzzet ve celâlim hakkı için; merhametim sonsuz olmasaydı, onu, büyük bir şiddetle helâk ederdim. Benim gadabımla; gökler, yeryüzü, denizler, dağlar, ağaçlar ve hayvanlar da gadablanır, coşardı. Eğer göğe izin versem, ona taş yağdırır; yere izin versem, onu yutar; dağa emretsem, onu sarsar; denize söylesem, onu boğardı. Lâkin benim için bunlar hafiftir. Katımda küçüktür. Benim ona hiç ihtiyacım yok, hiçbir mahlûkuma da yok. Zengin ve fakiri yaradan benim. Her zengini zengin, her fakiri fakir yapan benim. Ona emirlerimi, haberimi ulaştır ve onu bana ibadet etmeye çağır! Birliğime ve bana karşı ihlâslı olmaya davet et! Ona, azap ve cezamın pek şiddetli olduğunu söyle! Ayetlerimi ona hatırlat! Gadabımın yerini tutan bir şey olmadığını anlat! Bunları yumuşak ifadelerle söyle! Belki kendine gelir, ibret alır ve korkar. Ona güzel hitapta bulun! Ona giydirdiğim dünya elbisesi, seni korkutmasın. Zira onun her şeyi benim elimdedir. Gözünü kapayıp açması, konuşması, nefes alıp vermesi, hep benim ilmimledir. Ona affımın ve magfiretimin, gadab ve azabımdan daha çabuk olduğunu bildir .