Önce kalbin temizlenmesi lazımdır

A -
A +

Kötü ahlâktan, kötülüklerden kurtulmak için Müslümanın herşeyden evvel kalbini temizlemesi lâzımdır. Çünkü, kalb, bütün bedenin reîsidir. Bütün uzuvlar kalbin emrindedir. Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", "İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olursa, bütün uzuvlar iyi olur. Bu kötü olursa, bütün organlar bozuk olur. Bu, kalbdir" buyurdu. Yani bu, yürek denilen et parçasındaki gönüldür. Bunun iyi olması, kötü ahlâktan temizlenmesi ve iyi ahlâk ile süslenmesi gerekir. İnsanın kalbindeki kuvvete, huya "Hulk" denir. Kalbin hastalıklarının tedâvîleri güçtür. İlâçlarını iyi bilmek ve iyi kullanmak lâzımdır. Huy, kalbdeki meleke ve kalbdeki arzû, hâl demektir. İnsanın itikâdı, sözleri, hareketleri, hep bu kuvvetten hâsıl olmaktadır. İhtiyârî hareketleri, huyunun eserleridir. Ahlâkı tebdîl etmek, kötüsünü yok edip, yerine iyisini getirmek mümkündir. Hadîs-i şerifte, "Alâkınızı iyileştiriniz!" buyuruldu. İslâmiyet mümkün olmayan şeyi emretmez. Tecrübeler de, böyle olduğunu göstermektedir. Tecrübe, kat'î bilgi elde etmeye yarayan üç vâsıtadan biridir. Bu vâsıtalardan ikincisi, Muhbir-i Sâdıkın haber vermesidir. Üçüncüsü, hesâb ile anlamaktır. İnsanların, ahlâklarını değiştirme yetenekleri aynı değildir. Ahlâkın kaynağı, sebebi, insânî rûhun üç kuvvetidir. Bunlardan birincisi, rûhun "İdrâk" kuvvetidir. Buna "Akıl" da denir. İdrar kuvvetinin mutedil, orta miktarına "Hikmet" denir. Hikmet, iyiyi kötüden, hakkı bâtıldan ayıran kuvvettir. Bu kuvvetin lüzûmundan fazla olmasına ukalâlık denir. Ukala insan, mümkün olmayan şeyleri anlamaya kalkışır. Müteşâbih âyetlere mana verir. Kazâ kader üzerinde konuşur. Mekr, hile, sihir gibi zararlı şeyler yapar. Bu kuvvetin lüzûmundan az olmasına ahmaklık denir. Böyle kimse, hayrı, şerri birbirinden ayıramaz. İdrak kuvvetinin orta olmasına "Adâlet" denir. Adâletin azı çoğu olmaz. Ahlâkın kaynağı olan kuvvetlerden ikincisi "Gadab" tır. Hayvanî rûhun kuvvetidir. Beğenmediği, istemediği birşey karşısında, kanı harekete gelir. Bu kuvvetin insânî rûh tarafından temîn edilen orta miktarına, cesâret denir. Lüzûmlu, faydalı işlere atılmaktır. Müslümanların, iki mislinden fazla olmayan düşmanla harb etmeleri, mazlûmu zâlimden kurtarmaları böyledir. Bu kuvvetin fazla olması, atılgan, saldırgan olmaktır. Çabuk hiddetlenir. Bu kuvvetin az olması, korkaklıktır. Lüzûmlu olan şeyi yapmaktan çekinir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.