Şuayb aleyhisselâmın daveti karşısında kavmi yine iman etmemekte direndi ve çok namaz kılan Hazreti Şuayb'ı ibadet ederken gördükleri için, hakaret etmek niyetiyle bir saygı ifadesi bile kullanmadan dediler ki: - Ey Şuayb! Bizim babalarımızın ibadet ettiği putlardan ve kendi mallarımızdan dilediğimizi eksik ölçüp tartmamızdan vazgeçmemizi, sana namazın mı emretti? Şuayb aleyhisselâm senelerce kavmini bıkmadan, usanmadan Allaha iman etmeye, ölçü ve tartıyı tam yapmaya, insanların hakkını tam vermeye davet etti. Ayrıca; yollara oturup insanları tehdit etmekten, eziyette bulunmaktan, Allahü teâlâya iman edecek kimselere mâni olmaktan, iman edecek veya iman etmiş olanları şüphe ve tereddüde düşürmekten, eğri yola gitmelerini istemekten men ederek, onlara demiştir ki: - Sizin sayınız ve malınız az iken, sizi mal ve evlât ile çoğaltan Allahü teâlâyı zikredin! Sizden önceki ümmetlerden bozgunculuk edenlerin akıbetlerinin ne olduğuna bakın ve ibret alın! Şuayb aleyhisselâm, kavmine, Allahü teâlânın onlar üzerindeki nimetlerini, geçmiş ümmetlerden iman etmeyenlerin başına gelenleri haber vererek, onları imana, taate, günahtan uzaklaşmaya teşvik etmesine karşılık, kavmi, iman etmemekte direndiler ve Şuayb aleyhisselâmla alay etmek için dediler ki: - Hâlbuki biz seni rüşd ve hilm sahibi bir kişi olarak biliyorduk. Böyle iken sen atalarımızın dininden bizi nasıl uzaklaştırmaya çalışırsın? Şuayb aleyhisselâm, kavminin cahil, inatçı ve alaylı sözleri karşısında şöyle cevap verdi: - Ey kavmim! İyice düşünüp bana cevap verin! Eğer ben, Rabbim tarafından ilim, hidayet, din ve nübüvvet ile gelmişsem veya Rabbim beni helâl nimetler ile rızıklandırmış ise, yine hakkımda böyle isnatlarda bulunur musunuz? Ben, Allahü teâlânın pek çok lütfuna kavuşmuş iken, Onun emrine karşı gelemem. Rabbimin emir ve yasaklarını size tebliğ etmekten de asla vazgeçmem. Siz benim bu hâlimi niçin anlamıyorsunuz? Hâlbuki, sizin yapmanızı bildirdiğim hususları, ben de yerine getiriyorum. Sizin sakınmanızı bildirdiğim kötülüklerden en evvel kendim kaçınıyorum. Ben, yapmanızı ve yapmamanızı istediğim hususları gücüm yettiği kadar tebliğ ederek, sizin ıslah olmanızı isterim. Benim söylediklerim, sizin faydanızadır.