Bir gün Resûl-i ekrem Efendimizin yanında bir melek durdu. Hazreti Osmân geçti. Resûlullaha dedi ki: Bu geçen kimdir. Dediler: Hazreti Osman'dır. Hemen ki, Osmân adını işitti, ayak üzerine durdu ve dedi ki: Yâ Resûlallah! Bu serverden cümle melekler hayâ eder. Ve muhabbet edip, ri'âyet ederler ve bunun mertebesi Hak teâlâ hazretlerinin dergâh-ı âlisinde yücedir. Bunun gibi şânı yüksek sultânı kavmi ne bahâne ile cesâret edip, katlederler, dedi. Fahr-i âlem Efendimiz, "Yâ Osmân! Hak teâlâ senin önce ve âhir günâhını af etsin!" diye dua etti. Hak teâlâ Habîbullah hazretlerinin duasını kabûl edip, Hazreti Osman'ı affetti. Nice âyet-i kerîme hakkında nâzil olmuştur. Hazreti Habîbullah "Cennet ehli, Cennet'te bir burak gördüler. Bu burak nedir, diye sordular. Hak teâlâ azamet ve kibriyâsı ile buyurdu ki; bu bir nûrdur. Burak değildir. Hazreti Osmân bir odadan başka bir odaya giderdi. Gördüğünüz o nûr, na'lınının nûrudur" buyurdu. Yerde yürürken Cennet'te nûr verirdi. Meşhurdur ki, Hazreti Osmân, iki rekat namazda Kur'ân-ı azîmüşşânı hatmederdi. Bir gün Server-i âlem Efendimiz Eshâb-ı güzîn ile otururken, Cebrâîl aleyhisselâm geldi. Dedi ki: Yâ Resulallah! Hazreti Yûsüf-i Sıddîk aleyhisselâmın mubârek sakalına bakmak ister isen, Hazreti Osman'ın mübârek sakalına bak. Hazreti İbrâhîm Halîlullah aleyhisselâmın mübârek sakalına bakmak istersen, Hazreti Osman'ın mübârek sakalına bak. Her kimin bir Peygambere benzerliği varsa, o kimse muhakkak ehl-i Cennettir. Bir gün Osmân bin Affân, Resûlullah Efendimize gelip, dedi ki: Yâ Resûlallah! Kemâl-i lütfundan bu âciz bendenizi topraktan kaldırıp, evimizi şereflendiriniz, teşrîf buyurunuz. Sultân-ı kâinât ve mefhar-i mevcûdât buyurdular ki, yalnız beni mi da'vet ediyorsun, yoksa Eshâb-ı kirâmı da mı? Hazreti Osmân dedi ki: Eshâb-ı kirâm da gelsinler. Server-i Enbiyâ, Bilâl-i Habeşi'yi çağırıp, buyurdu ki: Yâ Bilâl! Bütün Sahâbeye haber ver. Osman'ın da'vetine gelsinler. Kendileri kalkıp, Hazreti Ali ile Hazreti Osman'ın saadethânelerine doğru gitmeye başladılar. Yolda giderken, Hazreti Osmân, Resûl-i ekremin ardınca gidip, adımlarını sayardı. Resûlullah Efendimiz buyurdu: Yâ Osmân! Niçin sayıyorsun. Hazreti Osmân dedi ki: Yâ Resûlallah, her mübârek adımınız için, bir köle âzâd olsun. Da'vetten sonra bütün köleleri âzâd oldu. Kölelerin âhidnâmelerini verdi.