Allah adamları, kalb kırmaktan, beddua almaktan çok korkarlardı... Ali Paşa isminde çok cömert bir zât varmış, herkese yemek dağıtıyormuş, iyisi kötüsü, günahkârı, fasığı herkes acıkınca doğru Ali Paşanın dergâhına karnını doyurmaya gidermiş... Bir gün kahyası, "Efendim artık yeter keselim bu yemeği, bunların duâsı nasıl kabul olacak ağızları kokuyor belki de içki içiyorlar" demiş. "Sana bir şey soracağım" demiş o mübârek zât. "O bahsettiğin insanlar yemek yedikten sonra bana bedduâ ediyorlar mı?" Hayır demiş, kahya. Ali Paşa, "Duânın kabul olup olmayacağını nereden bileyim, ama bedduâ tutar, bana bedduâ etmesinler, bu bana yeter" demiş. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyorlar ki: Kalb cârullahtır, cârullah demek, Allahü teâlâya komşu demektir. Eğer diyor, komşu kırılırsa sâhibi de kırılır, onun için ister Müsliman olsun, ister kâfir olsun, ister fâcir olsun, ister fâsık olsun, ister evliyâ olsun, hiç kimsenin kalbini kırmamaya özen gösterin. Bir mübârek zat da buyuruyor ki: Kimseye iyilik yapmak mecburiyetinde değilsin. İster yaparsın ister yapmazsın, ama kötülük yapmamaya mecbursun. Neden bu iyiliği yapmadın demezler, ama neden bu kötülüğü yaptın diye hesap sorarlar. Allahü teâlâyı incitmemek için, O'nun komşusunu incitmemek lâzım. O'nun komşusu kim olursa olsun. Kırmak günahtır. Hadis-i şerifte "Kalb kırmak, Kâbe'yi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür" buyuruluyor. İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: İyi olsun, kötü olsun hiçbir insanın kalbini incitmemeli. Allahü teâlâyı en çok inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Kâfirleri sevmemek gerekir ise de, dinimizin emri gereği, onlara eziyet etmek, kalblerini incitmek haramdır. Sevmemek ayrı, onları üzmek ayrı şeydir. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: "İnsanların en kötüsü, insanlara zarar veren, onları incitendir." "Mümin Kâbe'den üstündür." Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr