"Onlar fakirlere yedirirler!"

A -
A +

İmâm-ı Begavî "Hel etâ" (insan) sûresinde, meâl-i şerîfi "Onlar kendileri arzû ettikleri (içleri çektiği hâlde) yiyeceği, fakîrlere, öksüze ve esîre yidirirler" olan sekizinci âyet-i kerîmenin tefsîrinde bu âyet-i kerîmenin iniş sebebi ile ilgili olarak şu kıssayı nakletmişlerdir: Hazreti Hasen ve Hazreti Hüseyin hasta olmuşlardı. Fahr-i âlem Efendimiz Sahâbe-i kirâm ile görmeye vardılar. Hazreti Ali ve Hazreti Fâtıma-tüz-zehrâya hitap edip, buyurdular ki: "Bu ciğerparelerinize bir adak adayın!" O iki Server ve Fıdda adlı câriyeleri, Hak teâlâ Hasen ve Hüseyin'e "radıyallahü anhümâ" sıhhat verir ise, üçer gün oruç bize nezr olsun dediler. O iki Cennet râyihâları şifâ buldu. Ancak evlerinde yenecek bir şey yok idi. Hazreti Ali varıp, bir Yahudi'den üç sa' arpa borç aldı. Üçü de nezrettikleri oruçlara niyet ettiler. O ölçek arpanın bir ölçeğini Hazreti Fâtıma'nın câriyesi öğütüp, beş adet ekmek pişirdi. Kendileri beş kişi idiler. İftâr vakti oldu. O beş çöreğin birini Hazreti Alî'nin önüne ve birini Hazreti Hasen'in önüne ve birini Hazreti Hüseyin'in önüne ve birini Fıdda câriyeye ve birini de Hazreti Fâtıma kendi önüne koydu. İftâr yapacaklardı. Bir miskîn gelip, dedi ki: Yâ Ehl-i beyt-i Resûlillah! Miskîn Müslümanlardan bir kimseyim. Bana yiyecek verin. Allahü teâlâ sizi Cennet ni'metleri ile ni'metlendirsin. Ellerindeki çörekleri ona sadaka verip, kendileri su ile iftâr ettiler. Ertesi gün yine oruc tuttular. Câriye bir ölçek arpa dahâ öğütüp, yine beş çörek pişirdi. İftâr vaktinde, önlerine alıp, iftâr edecekleri sırada, bir yetîm geldi. Beşi de çörekleri ona verip, o yetîmi sevindirip, kendileri su ile iftâr edip, uyudular. Ertesi günü yine oruç tuttular. O kalan bir ölçek arpayı da, beş çörek yapıp, önlerine aldılar. İftâr edecekleri vakit, bir esîr gelip, dedi ki: Üç gündür açım. Beni bağlayıp, yemek de vermediler. Allahü teâlâ için bana acıyın. Beşi de çöreklerini ona verip, yine su ile iftâr ettiler. Dördüncü gün Hazreti Ali, Hazreti Hasen ve Hazreti Hüseyin'in ellerinden tutup, Resûl-i ekrem Efendimizin huzur-ı şerîflerine götürdüler. Hazreti Habîb-i ekrem onları, açlıktan kuş yavrusu gibi titrerler şekilde gördüler. Hazreti Ali'ye buyurdu ki: Yâ Ali! Bizi üzüntüye gark ettin. Kalkıp bunları aldı. Hazreti Fâtıma'nın yanına vardı. Fâtıma'yı mihrâbında gördü ki, karnı arkasına yapışmış ve mübârek gözleri çukura gitmiş. Üzüntüsü dahâ da arttı. Cebrâîl aleyhisselâm nâzil oldu ve dedi ki: Yâ Muhammed! Hak teâlâ hazretleri mubârek etsin. Ehl-i beytin hakkında âyet-i kerîme gönderdi. "Hel etâ" sûresini okudu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.