İslam büyükleri kendilerine ezâ ve haksızlık edenleri affederler, intikam ve kin gütmezlerdi. Kendilerine yapılan; hakaret, mallarını almak, haysiyetlerine ilişmek gibi haksızlıklara karşı, durumları bu idi. Çünkü hazreti Peygamber de kendisi için intikam gütmez, ancak Allah'ın hukukuna tecavüz edildiği zaman intikamını alırlardı. Cafer bin Muhammed buyurdu ki: "İntikam alıp da sonunda nâdim olmaktansa, affedip de nâdim olmak benim için daha sevimlidir." Hâtem'ül-Esam hazretleri şöyle derdi: "Ey kul! Senin, Allah'a isyan ettikleri için insanlara buğzettiğin halde, yine Allah'a isyanından dolayı kendi nefsine buğzetmemen, sende insafın olmayışındandır!" Katâde hazretlerine; "İnsanların şeref bakımından en yüksek olanları kimlerdir?" diye sormuşlar. O da şu cevabı vermiştir: "İnsanların kusurlarını bağışlamak hususunda en ileri olanlar!" Kadının biri, Mâlik bin Dinar'ın kaftanını ve mushafını çalmıştı. Mâlik, kadının peşine düşmüş, şöyle bağırıyor: "Ey kadın! Ben Mâlik'im. Emin ol, sana bir zararım dokunmayacaktır, benden korkma! Kaftan senin olsun, götür. Fakat Mushafımı bırak!" Ebû Saîd el-Makberî buyurdu ki: "Şu güzel hasletler, kulun Allah tarafından bağışlanmış olduğunun tamamlayıcı belirtileridir: Haksızlık edene yaptığının karşılığını vermemek. Ona acımak ve Cenâb-ı Hak'tan onun affını istemek." İmamı Mâlik hazretleri, hükümdarın emriyle dövüldüğü zaman, kendisine sopa atan kimseye hakkını tamamen helâl etmişti. İmamı Ahmed de böyle yapmıştır. O, şöyle diyordu: "Allah'ın bir kimseye azab etmesine sebeb olmamak için, kişinin bu kadarcık şeyleri affetmesinde ne varmış!" Hadis-i şerifte buyuruldu: Üç kişi, Allahın himayesindedir: 1- Verilene şükreden. 2- İntikama gücü yeterken affeden. 3- Kızınca öfkesine hâkim olan. Hadis-i şerifte, ayrıca şu kimselerin de Allahın himayesinde olduğu bildirildi: 1- Zayıfa acıyan. 2- Ana babaya şefkat eden. 3- Emri altındakilere iyilik eden. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr