"Onları suda boğduk!"

A -
A +

Tufan bitip, gemideki seksen kişi dışarı çıkınca, bir kasaba kurup, Medinetüs-Semanin=Seksenler şehri ismini verdiler. Sonra çoğalınca, Babil diyarına varıp, orada da şehir kurdular. Nüfusları zamanla artıp, yüzbini buldu. Hepsi müslüman idiler. Nitekim Yunus suresinin 73. ayet-i kerimesinde mealen buyuruldu ki: "Biz Nuh'a ve gemide onunla birlikte bulunan kimselere, selamet, kurtuluş verdik ve onları yeryüzünde halifeler kıldık. Onları suların içinde boğulup gidenlerin yerlerine kaim eyledik. Bizim ayetlerimizi yalanlayanları da tufanla suda boğduk. Şu hâlde ey Habibim! Bir bak ki, kendilerine gönderdiğimiz peygamberler, Allahü teâlânın azabıyla korkuttuğu hâlde, iman etmeyenlerin hâli nice oldu!" Hz. Nuh'un üç evladı vardı. Sâm, Hz. Nuh'un büyük oğlu olup, akıl ve fazilette, salih bir zat olmakla, kardeşlerinden üstündü. Yüksek babasındaki nurlardan, gizli marifetlerden pek çok istifade etmiş, çok şeylere kavuşmuş idi. Babasından sonra bütün müslümanlara halife oldu. Hz. Nuh'un hayır duâlarına mazhar olmuştu. Bu fazileti sebebiyle, birçok peygamber ve başka üstünlük, şeref sahibi pek çok kimse, onun temiz neslinden gelmiştir. Hz. Nuh, vefatı yaklaştığında, oğlu Sâm'ı yanına çağırıp şöyle söyledi: "Oğlum, sana iki şeyi tavsiye ediyor ve seni iki şeyden de men ediyorum. Sana yasak ettiğim iki şey; Allahü teâlâya şirk koşmak ve kibirdir. Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez. Sana tavsiye edeceğim iki şey de şudur ki, bunlar; Allahü teâlâya yönelmeyi arttırır. Bunlardan birisi, Lâ ilâhe illallah diğeri ise Sübhânallahdır. Çünkü Sübhânallah, mahlûkâtın duâsıdır. Onlar bununla rızıklanırlar." Hâm, Hz. Nuh'un diğer oğlu olup, Hindistan, Habeş ve Afrika halkı, soy itibariyle buna bağlıdır. Yâfes de Hz. Nuh'un oğullarındandır. Çin, Rus, Slav ve Türkler bunun soyundandır. Yâfes beşyüz yaşında iken suda boğuldu. Neslinden gelenler Asya'nın ortalarında yerleşti. Doğu Asya'ya ve o zaman mevcut olan karayolları ile Okyanus adalarına yayıldılar. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra, insanlar, Hz. Nuh'un dinini ve nasihatlerini unutarak, yıldızlara, güneşe, heykellere tapınmaya başladılar. Nitekim Yunus suresinin 74. ayet-i kerimesinde mealen buyuruldu ki: "Nuh'dan sonra kavimlere peygamberler gönderdik. O peygamberler kavimlerine, peygamberliklerini ispat eden açık mucizeler getirdiler. Fakat, o kavimler evvelce yalanlamış oldukları şeylere, yine iman etmediler. İşte bunlar gibi haktan bâtıla koşan, haddi aşmış olanların kalbleri üzerine böylece mühür basarız."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.