Bir gün Hazret-i Ali oturmuş, sohbet ediyordu. Söz arasında bir kimse, Hazreti Ömer'i methetmeye başladı. Hazreti Ali buyurdu ki: Allahü teâlâ Enbiyâ aleyhissalâtü vesselâmdan sonra, Ömer'e benzer kul halk etmemiş ve hiçbir babanın ve ananın Ömer gibi oğlu olmamıştır. O Ömer'dir ki, âlimdir. Hak teâlâ hazretlerinin dininin sınırlarını bilir. Allahü teâlâ İslam'ı onunla azîz etti, onunla adâlet etti. Böylece kendisi emîn oldu. İslamiyeti bilen fakîhtir. Emîr-ül mü'minîn Ömer, İslam dininde güzel âdetler bıraktı. İslamda ilk kâdıyı o tayîn etti. Postayı ilk kuran odur. Beyt-ül-mâl binâsı yaptırdı. Zekât ve başka malları buraya koyardı. Zindanı ilk binâ eden odur. Mescid ve câmileri şehirlerde o tertîb etti. Serhadları, sınırları o vazetti. Müezzin gibi hayırlı iş işliyenlere ücret verirdi. Îrân toprağı üzerine harâcı o tayîn etti. Cemâat ile, Ramazân ayında terâvîh namazını âşikâre kıldı. Resûlullah terâvîh namazı kılardı, fakat âşikâr etmezdi. Allahü teâlânın terâvîh namazını ümmeti üzerine farz edeceğinden ve onların meşakkat çekeceğinden çekinirdi. Hazreti Ömer'de bu mertebe yükseklik var idi ki, adâletin, heybetin, siyâsetin, gayretinin sesi ufuklara yayılmış iken, bir zerre kibir ve ucb kendi nefsinde yoktu. Kendini cümleden aşağı görürdü. Kendi eli ile yaptığı işleri kimse gücü yetip, yapamadı. Der idi ki: Ey Müslümanlar, çalışın, başkaları üzerine yük olmayın. Pazarda, çoluk-çocuğumun nafakasını temîn etmek için çalışırken öldüğüm yer, bana en sevimli yerdir. Çalışmayı bırakıp da Allahü teâlâ rızkımı verir demeyiniz. Allahü teâlâ gökten altın ve gümüş göndermez. Âdet-i kerîmesini değiştirmez. Cümle mubâhları gözler önüne sermiştir. Vera ve takvâsı o mertebede idi ki, sadaka sütünden bir içim Hazreti Ömer'e verdiler. İçti. Sonra anladı ki, buna lâyık değil idi. Parmağını boğazına soktu. O sütü kay etti. O kadar zorluk ve mihnet çekti ki, mubârek rûhu bedeninden ayrılıyor diye korktular. Bir gün evine girdi. Hâtununun sandığından misk kokusu duydu. Buyurdu ki: Bu ne kokusudur? Hâtunu dedi ki: Fakirler için olan miski satarken elime kokusu sindi. Sandığa dokundum. Ömer o sandığı alıp toprağa o kadar sürdü ki, asla kokusu kalmadı. Lâkin Ömer bundan murâdı şu idi ki; küçük zararlara göz yumarak, büyük zarara yakalanmayalar. Veyâ harâm korkusundan bir helali terk etmiş olup, müttekîler sevâbını bulmak için yapılmış olur...