İslam büyükleri, kul hakkı olan kimsenin ibadetinin kabul olmayacağağını bildirdiler. Bir amelin, ibâdetin sahih olması başkadır, kabûl olması başkadır. İbâdetlerin sahih olmaları için, kendilerine mahsûs şartları, farzları vardır. Bunlardan biri noksan olursa, o ibâdet sahih olmaz. O ibâdet yapılmamış olur. Cezâsından, azâbından kurtulamaz. Sahih olup da, kabûl olmayan ibâdet için azâb yapılmaz ise de, o ibâdetin sevabına kavuşamaz. İbâdetin kabûl olması için, önce sahih olması, sonra yukarıdaki şartların bulunması da lâzımdır. Kul hakkı da bu şartlara dahildir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: "Bir kimse, Peygamberin ameli gibi amel yapsa, fakat üzerinde yarım dank (yâni çok az) kul borcu olsa, bunu ödemedikçe Cennete giremez." (Duâları da kabûl olmaz.) İbni Hacer-i Mekkî hazretleri buyurdu ki: Bekâra sûresi yüz seksen sekizinci âyetinde meâlen, "Ey müminler! Birbirinizin mallarını bâtıl yoldan yemeyiniz!" buyuruldu. Bâtıl yol, fâiz, kumar, gasp, sirkat, hîle, hıyânet, yalancı şâhitlik, yalan yere yemin ederek aldatmaktır. Hadis-i şeriflerde; "Helâl yiyen, farzları yapıp, haramlardan sakınan ve insanlara zarar vermeyen bir Müslüman Cennete gidecektir." "Haram ile beslenen beden, ateşte yanar" buyuruldu. Bir dank, yâni bir dirhem gümüş kıymetinin altıda biri kadar yani yarım gram gümüş borç için, şartlarını gözeterek kılmış olduğu namazlardan, yedi yüz namazının sevabı, kıyâmet günü, alacaklısına verilecektir. Borçlunun sevapları biterse alacaklısının o kadar günahı, ona yükletilecektir. Kul haklarından en önemlisi ve azâbı en çok olanı, akrabasına ve emri altında olanlara Emr-i mâruf yapmamaktır. Bunlara, sapık, bozuk inançları öğretmektir. Bid'at sahiplerinin, mezhepsizlerin, sözleri ile, yazıları ile, Ehl-i sünnet îtikatını değiştirmeleri, dîni, îmanı bozmaları, Müslümanları yanlış yola sevk etmeleri de böyledir. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr