Peygamberlerin bildirdikleri

A -
A +

Akıl, Allahü teâlâya âit bazı şeyleri anlayabilir. Fakat, akıl, dünyada kaldıkça, bu bedene de bağlı kalır. Bu bağlılıktan kurtulamaz. Bu iğreti varlıktan alâkası kesilmez. Vehm, her zaman, aklın etrâfında, hayal dâimâ yanında bulunur. (Gadab), yani kızgınlık ve (şehvet), yani nefsin arzûları, hep onunla berâber kalır. Hırs ve menfaat, onu yalnız bırakmaz. İnsanlığın, lüzûmlu alâmeti olan, şaşırmak ve unutkanlık, ondan hiç ayrılmaz. Bu dünyanın hâssası olan, yanılmak ve iyiyi kötü ile karıştırmak, ondan sıyrılmaz. O hâlde, akla her şeyde, nasıl inanılır? Aklın vereceği karârlar ve emirler, vehmin karışmasından ve hayalin tesîrinden kurtulamaz ve unutkanlık tehlikesi ve şaşırmak ihtimâlinden korunamaz. Hâlbuki, bu kusûrların hiçbiri, meleklerde yoktur. Bu pislikler ve kötülükler onlarda bulunmaz. Bunun için, melekler elbette yanılmaz. Meleklere itimat olunur. Meleğin getireceği haberlere vehmin karışması, unutkanlık tehlikesi ve şaşırmak ihtimâli yol bulamaz. Bazı vakitler, ruh yolu ile gelen bazı bilgiler, his uzuvları ile bildirilmek istendiği zaman, vehm ve hayal yolundan, doğru olmayan, bazı başlangıçların meydâna çıktığı ve elde olmayarak, ruhtan gelen bilgilere karıştığı ve bunları bildirirken, araları ayrılamadığı çok olur. İşte bundan dolayı, ruhânî bilgilere yanlışlık karışarak, hepsinden itimat kalkıyor. Aklın ilerlemesi ve temizlenmesi, ancak Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmakla, yani İslamiyeti öğrenip yapmakla olabilir. Bunun için de, Peygamberlerin "aleyhimüssalevâtü vesselâm" sözlerini, haberlerini öğrenmek lâzımdır. Onlar haber vermedikçe, akıl ilerleyemez ve temizlenemez. Bazı kâfirlerde ve fâsıklarda görülen, safâ ve parlaklık alâmetleri, kalbin temizliği değil, nefsin parlaklığıdır. Nefsin parlaması da, yolu şaşırtmaktan, zarar ve ziyândan başka birşey ele geçirmez. Bazı kâfirlerin ve fâsıkların, nefslerinin parlaklığı zamanında, bilinmeyen bazı şeyleri, haber vermelerine, (İstidrâc) denir. Yani, bunları derece derece, yavaş yavaş felâkete, azâba sürüklemek içindir. Allahü teâlâ, hepimizi böyle belâlardan korusun. Demek ki, Peygamberlerin "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" bildirdikleri İslamiyetin emir ve yasakları hep rahmettir, iyiliktir. Yoksa, bu emirler ve teklîfler, mülhidlerin, zındıkların, sandıkları ve söyledikleri gibi, külfet, eziyet ve işkence değildir ve akla aykırı değildir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.