Uzun yıllar geçip, nesiller değiştikçe, suretlere, heykellere olan muamele, onların ibadete karıştırılması hızla artıyordu. Bu durum şeytanın ve dine düşmanlıkta ona iş bırakmayan münafıkların çok hoşuna gidiyordu. Çünkü onlar, gitgide maksatlarına ve hedeflerine yaklaşıyorlardı. Zaman ilerledikçe, şeytanın, münafıkların vesvese ve aldatmaları ile, inanç ve ibadetlerinde değişiklikler meydana geldi. İnsanlar, bu dikili taşlarda, heykellerde üstün vasıflar bulunduğunu zannetmeye, diğer yapılan ibadetlerden ziyade, bunlara hürmet göstermeye başladılar. Böylece, daha çok sevap kazanacaklarına, Allahü teâlâ katında bunların kendilerine şefaatçi olacağına, dolayısıyla bunlara daha çok hürmet ve tâzim etmenin lazım geldiğine inanmaya başladılar. Nihayet, onların ilâh olduğunu zannedip, kendilerine put edindiler ve tapınmaya başladılar. Böylece insanlar putlara tapmaya yönelmiş, hakiki ve yegâne mâbud olan Allahü teâlâya ibadetten yüz çevirir olmuşlardı. Böylece yeryüzünde ilk defa putperestlik, putlara ibadet etme başlamış, şeytan ve onun avenesi olan münafıklar, maksatlarına kavuşmuşlardı. İnsanlar puta tapmaya başlayıp, Allahü teâlâya ibadet ve taatten yüz çevirince, tabiî olarak, gitgide aralarında, zulüm, ahlâksızlık, fitne, fesat ve zorbalık gibi kötülükler arttı ve yayıldı. Bütün bu nimetlerden ve her nimetin sahibi olan Allahü teâlâdan gafil idiler. Üstelik Ondan başkasına, putlara ibadet ediyorlar, bu hâlin Allahü teâlâyı gadaba getireceğini, kendilerine azap edeceğini bir türlü akıl edemiyorlardı. Kâinattaki birçok mahlûk, kendilerinde hiç şuur olmadığı hâlde, insanlara hizmet ederken, bu insanlar, ihsan edilmiş olan akıl ve şuurlarını kullanmayarak, Allahü teâlâdan başkasına ibadet ediyorlardı. Hiç kimseye fayda ve zararı olmayan taş parçalarına tapan insanlar, hakiki ve yegâne mâbud olan Allahü teâlâdan yüz çevirip, Ona kulluk etmekten uzaklaştıkça, daha çok bozuldular. Zaten, Onu unutup, başka şeylere ibadet etmeleri, her fenalık ve alçaklığın habercisi olup, en büyük kötülük ve çirkinlikti. Nitekim insanlar günden güne daha da bozularak her türlü fenalık ve ahlâksızlığı işler oldular. Güçlü, kuvvetli olanlar, zayıf ve âciz kimselere zulmediyorlardı. Fakirler, garipler, zavallılar, güç ve kuvvet bakımından zayıf olanlar, kötülerin şerlerinden korunabilmek için kaçacak yer arıyorlardı...