Allahü teâlâ, bütün malını evladlarını aldıktan sonra, Eyyûb aleyhisselâmı, bedenine hastalık vererek imtihan etmeyi murat etti. Eyyûb aleyhisselâmın vücuduna hastalık verdi. Hazreti Eyyûb'un hastalığı gün geçtikçe şiddetlendi. Akrabaları, komşuları ve başkaları yanına uğramaz oldu. Yalnız, sadakat ve şefkat timsali hanımı Rahîme Hatun onu terketmedi. Ona hizmetine devam edip, ihtiyaç için neyi varsa sarfetti. El işi yaparak, başka evlere hizmet için giderek maişet teminine çalıştı. Bu arada şeytan yine vesvese vermek için elinden geleni yapıyordu. Kâh Eyyûb aleyhisselâma bazen mal ve mülkünü, bazen çocuklarını, bazen de hastalığını hatırlatıyordu. Ama her seferinde sabır, hamd ve şükürle karşılık buluyordu. Hazreti Eyyûb'un hasta olması ve hastalık sebebi, Kur'an-ı kerimde Sâd suresi 41. ayet-i kerimesinde mealen şöyle bildirilmektedir: ([Ey Habibim!] Kulumuz Eyyûb'u hatırla! O, Rabbine; şeytan beni yorgunluğa, meşakkate ve azaba, hastalığa uğrattı, sebep oldu, diye duâ ve nida etti.) Burada Hazreti Eyyûb edebi gözeterek, duâsında yorgunluğu ve hastalığı, şeytana nisbet etti. Çünkü şeytan, zenginliğine, evlâdına ve çok ibadet edişine haset edip, musallat olmak istemişti. Gerçekte Eyyûb aleyhisselâm her şeyin Allahü teâlâdan olduğunu bilirdi. Şeytan bu defa da Hazreti Eyyûb'un bulunduğu şehir halkına vesvese vererek; "Aman Rahîme ile görüşüp, ona yardımcı olmayın! Eyyûb'un hastalığı size de geçer. Onu şehrinizden kovun!" dedi. Şehir halkı, Rahîme'ye haber gönderip; "Eyyûb'u alıp, buradan beraberce gidiniz! Yoksa sizi taşla öldürürüz!" tehdidinde bulundular. Rahîme Hatun, Hazreti Eyyûb'u alıp oradan ayrıldı. Şehre uzaklığı fazla olmayan bir yere götürdü. Küçük bir kulübe yaparak hizmetine devam etti. O, bütün bu zor şartlara rağmen Hazreti Eyyûb'a hizmet etmekten geri durmadı. Zira ona hizmetin karşılığını ahirette kat kat göreceğini biliyordu. Hazreti Eyyûb şehir dışındaki kulübesinde, rahatsız olmasına rağmen, gelip geçen insanlara Allahü teâlâyı hatırlatıyor, sabrı ve şükrü tavsiye ediyordu. İş ve üzüntüden bîtap düşmüş olan hanımı Rahîme de, şehirdeki hanımlara iplik eğirmekle meşgul idi. Hazreti Eyyûb yedi yıl dert ve belâ içinde bu şekilde kaldı. Hâlinden hiç şikâyet etmedi...