Geçen gün Almanya'dan bir okuyucum aradı. Fikir alış verişinde bulunduk. Kendisine, son zamanlarda burada, "Kitap ehli yani, Hıristiyanlar ve Yahudiler de Cennete girecek. Çünkü onlar da kendi dinlerine göre ibadet ediyorlar. Onlar da, semavi dinlere mensupturlar" gibi saçma fikirler konuşuluyor. Oralarda durum nasıl" diye sordum. Şöyle cevap verdi: "Hıristiyanlarla iç içe yaşadığımız için, bu tür düşünceler burada daha da yaygınlaştı. Hiçbir grup ile irtibatı olmayan sıradan esnafın çoğu bile böyle inanıyor. Hıristiyanları, neredeyse din kardeşi olarak görüyorlar. Samimi dostluklar, beraber oturup kalkmalar, beraber eğlencelere katılmalar, gezip dolaşmalar günden güne artıyor. Buralarda, Müslümanların Hıristiyanlara bakışı çok değişti. Eski bakış açısı neredeyse kalmadı." Bu kadar yoğun çalışma ve propaganda yapıldı. Böyle bir neticenin ortaya çıkacağı belli idi. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, Vatikan, diyalog, hoşgörü maskesi ile adım adım hedefine ulaşıyor. Batıl da olsa, yanlış da olsa, Cenab-ı Hak çalışana emeğinin karşılığını verir. Fakat, ahırette de sebep olanlardan bunun hesabını soracak, ahırette bunları Hıristiyanların, Yahudilerin yanına gönderecek. Hadis-i şerifte, "Kişi sevdiği ile beraber olacak" buyuruldu. Eğer onlar da hak dinde iseler, onlar da Cennete gidecekse, 14 asırdır Müslümanlar, gayri müslimleri Müslüman yapmak için niçin uğraştılar. Peygamberimiz, Hıristiyan hükümdarlara niçin imana davet mektubu gönderdi. Onlarla Hayber, Mute, Tebük... gibi savaşları niçin yaptı. Haşa peygamberimiz de Kur'an-ı kerimi yanlış mı anladı? Peygamberimiz sadece müşrikleri değil, Yahudileri ve Hıristiyanları da İmana davet etti. Mesela, Resûlullah efendimize, Necrân'dan bir Hıristiyan heyeti gelmişti. İçlerinde ahir zaman Peygamberinin alâmetlerini İncîl'de okumuş olanlar da vardı. Fakat onlar dünya mevkiini, şöhretini sevdikleri için Müsliman olmuyorlardı. Hz. İsâ için, bazan Allah diyorlar, bazan Allahın oğlu, bazan da, üç tanrıdan biri diyorlardı. Allah demelerine sebep, ölüleri diriltir, hastaları iyi ederdi. Kayıpları haber verir, çamurdan kuş yapıp üfleyince uçardı diyorlardı. Allahın oğlu olduğuna sebep, belli bir babası olmaması idi. Üçten birisi olmasına sebep de, Allah (yapdık, yarattık) diyor. Eğer bir olsaydı, (yaptım, yarattım) derdi diyorlardı. Resûlullah, bunları dîne, imana davet etti. Birkaç âyet-i kerîme okudu. İmâna gelmediler. "Biz senden önce îmân ettik" dediler. Resûlullah, "Yalan söylüyorsunuz! Allahın oğlu var diyenin îmânı olmaz" buyurdu. Allahın oğlu değilse, o hâlde bunun babası kim, dediler. Resûlullah buyurdu ki: Allahü teâlâ, hiç ölmez ve herşeyi varlıkta tutan Odur. İsâ "aleyhisselâm" ise yok idi ve yok olacaktır. Babasına benzemiyen hiçbir yavru var mı? Rabbimiz herşeyi yaratıyor, büyütüyor, besliyor. Hâlbuki İsâ "aleyhisselâm" bunların birini yapmıyordu. Rabbimiz yemez, içmez. Onda değişiklik olmaz. İsâ aleyhisselâmın anası var idi. O, her çocuk gibi dünyaya geldi. Onlar gibi beslendi. Yer, içer, zararlı maddeleri kendinden atardı.O hâlde, İsâ "aleyhisselâm" sandığınız gibi nasıl olur? Onlar, birşey demeyip, sustular. İnat edip iman etmediler. Allahü teâlâ, onları mübâheleye çağırmasını emretti. Resûlullah bana inanmıyorsanız, gelin sizinle mübâhele edelim. Yanî, (Hangimiz zâlim isek, yalancı isek, Allahü teâlâ ona lanet etsin, diyelim!) buyurdu. Bunun üzerine, "Bunun Peygamber olduğu herşeyinden anlaşılıyor. Bununla mübâhele edersek, ne biz kurtuluruz, ne de, bizden sonra gelenlerimiz kurtulur. Muhakkak bir belâya uğrarız!" dediler. Mübâhele etmekten kaçındılar, iman da etmediler. (Tefsir-i kebir) Resulullahın gelmesiyle nesh edilmiş, yürürlükten kaldırılmış Hıristiyanlık hak din kabul edilirse, Peygamberimizin gönderilmesi, İslama davetleri lüzumsuz boş şeyler olurdu. 14 asırdır İslam âlimleri ittifakla bildiriyor ki, Resulullahın gelmesiyle İslamiyetten başka hak din olduğuna inanan dinden çıkar.