Sümâme tebni Cezemîl Kuşeyrî anlatır: Ben Yevmüddâra hâzır oldum. Yevmüddâr, Hazreti Osman'ın katlolunduğu güne derler. Hazreti Osmân, evini muhâsara edenlerin hâlini anladı. Onlara hitap edip, buyurdular ki: Allahü teâlâya ve de İslam'a yemin ederim ki, siz bilmez misiniz, Resûlullah Efendimiz Medîne'ye geldi. Medîne-i Münevverede Rûme Kuyusundan başka tatlı su yoktu. Buyurdular ki, "Rûme Kuyusunu kim satın alır, kendi kovası ile Müslümanların kovasını bir tutarsa, onun Rûme Kuyusundaki kovasından Cennet'teki kovası hayırlı olur." Kendi hâlis malımdan o kuyuyu satın aldım. Siz bugün o kuyunun suyunu içmekten beni men edersiniz. Hattâ deniz suyu gibi tuzlu su içerim! Hepsi dediler ki: "Evet öyledir". İbni Abdülber'den nakletmiştir ki: Medîne-i Münevverede bir Yahudi'nin ağzı örülü bir kuyusu var idi. Suyu gâyet tatlı idi. Suyunu satardı. Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: "Rûme Kuyusunu kim alır, kendi kovasını Müslümanların kovası ile berâber tutarsa, Cennet'teki kovası bundan hayırlı olur." Hazreti Osmân varıp, kuyu için Yahudi ile pazarlık etti. Yahudi kuyunun tamamını satmaktan kaçındı. Hazreti Osmân da, yarısını aldı. Nöbet yolu ile, bir gün Osman'ın olacak, bir gün Yahudi'nin olacaktı. Hazreti Osmân nöbetini sebîl ve sadaka etti. Yahudi ücret ile satardı. Hazreti Osman'ın nöbeti gelince, Müslümanlar iki günlük su alırlardı. Yahudi'nin nöbetinde asla uğramazlar idi. Yahudi'nin pazarı kesâda uğrayınca, diğer yarısını da satmak istedi. Diğer yarısını da Hazreti Osmân ondan satın aldı. Önceki yarısını Yahudi'den oniki bin dirheme almıştı. Diğer yarısını da sekiz bin dirheme aldı. Tamamını sebîl etti. Yine Hazreti Osmân muhâsara edenlere hitap edip, buyurdu ki: Allahü teâlâ hazretlerine yemin ederim ki, siz bilmez misiniz. Mescid dar geliyordu. Resûlullah buyurdular ki: "Falanın yerini kim satın alıp, Mescide katarsa, o yerden dahâ iyisine Cennet'te kavuşur." O yeri has malım ile satın aldım ve Mescide ilhâk ettim, kattım. Siz bugün beni o mescidde iki rekat namaz kılmaktan men ediyorsunuz. Dediler, "evet öyledir". O yine buyurdu ki: Yemin ederim Allahü teâlâya ki, Tebûk gazâsında, İslam askerini kendi malımdan techîz ettiğimi bilmiyor musunuz? Dediler; "evet, biliyoruz!" Fakat asiliklerinden vazgeçmiyorlardı.