Sakatlar Haftası dolayısıyla kaleme aldığımız dünkü yazımızda, sabreden, halinden razı olan, isyan etmeyen özürlülerin ahirette mükafatlandırılacağı, Cennete ilk üç sırada; âmâların, hastaların, nefsine hakim olanların gireceklerinden bahsetmiştik. Dördüncü olarak yine bir nidâ işitilir: "Nerede o benim, rızâm için birbirlerine muhabbet edip kardeş olanlar, birbirlerini sevenler? Bir nidâ üzerine, dünyada yalnızca Allah rızâsı için birbirlerini sevenler, bu sevgiyi her şeyin üzerinde tutanlar bir yerde toplanır. Diğerleri gibi cenâb-ı Hakkın cemâliyle müşerref olduktan sonra, İdris aleyhisselâmın kırmızı yâkuttan sancağı altında öncekiler gibi bunlar da Arş'ın sağ tarafına geçerler. Beşinci olarak da şöyle bir nidâ işitilir: "Nerede o, dünyada ıssız yerlerde, Allah için ağlayanlar, benim rızâm için gözyaşı dökenler?" Bu nidâ üzerine, âlimler ve şehîdler derler ki: "Bizim mürekkebimiz, kanımız bunlarınkinden ağır gelir." Allahü teâlâ bunların gözyaşları ile şehîdlerin kanını ve âlimlerin mürekkebini tarttırır. Allah için ağlayanların gözyaşları ağır gelir. Bunlar da, Nûh aleyhisselâmın alaca sancağı altında toplanırlar. Her çeşit Cennet ni'metlerine gark olmuş bir hâlde, meleklerin ta'zimleri ile Arş'ın sağ tarafına geçerler. NEREDE O ŞEHİDLER! Altıncı olarak, şöyle bir nidâ gelir: "Nerede o şehîdler? Nerede o dünyada kanını sırf benim rızâm için akıtanlar, benim yolumda şehîd düşenler?" Bu davet üzerine, şehîdler kanları akar vaziyette istenilen yerde toplanırlar. Burada Allahü teâlânın cemâli ile müşerref olduktan sonra, Yahyâ aleyhisselâmın kırmızı sancağı altında olarak Arş'ın sağ tarafına alınırlar. Bu arada âlimler derler ki: "Yâ Rabbi, bizden öncekiler, bizim haber vermemizle; şehîdliğin, sabretmenin, Allah için gözyaşı dökmenin sevâbını, ecrini bizim bildirmemizle öğrendiler, bu sevâblara nâil olmak için çalışıp, bu derecelere kavuştular. Bunların bu derecelerine kavuşmalarına biz sebep olmuştuk." Allahü teâlâ bunlara şöyle cevap verir: "Ey benim âlim kullarım. Siz benim peygamberlerim gibisiniz. Sizler dünyada benim emirlerimi diğer kullarıma bildirdiniz. Bunun için diğerlerinden farklı olarak sizlere şefâ'at etme hakkı vereceğim. Bundan dolayı sizleri geri bıraktım. Dünyadaki dostlarınıza, tanıdıklarınıza, akrabâlarınıza şefâ'atçi olabilirsiniz. Sizin hatırınız için ben onların günâhlarını bağışlayacağım." Bu cevâba âlimler sevinir. Sonra İbrâhim aleyhisselâmın beyaz sancağı altında, türlü türlü Cennet ni'metlerine gark olmuş hâlde Arş'ın sağ tarafına geçerler. Yedinci olarak şöyle bir nidâ gelir: "Nerede o dünyadaki fakîr olan kullarım?" Bu davet üzerine, dünyada fakîr olup, çeşit çeşit sıkıntılara, Allah rızâsı için, mükâfatını âhirette almak için sabreden fakîrler bir araya gelirler. Bunlara Cennet elbiseleri ve binmeleri için buraklar verilir. Daha sonra, Îsâ aleyhisselâmın sarı sancağı altında Arş'ın sağ tarafına giderler. SABREDEN FAKİRLER Sekizinci olarak, fakîrlerin Cennete girmelerinden beş yüz âhiret senesi geçtikten sonra, şükreden zenginler davet edilir. Bunlar, Süleymân aleyhisselâmın elindeki çeşit çeşit renklerden meydana gelen sancağı altında, Arş'ın sağ tarafına gönderilirler. Âhirette, fakîrliği sebebiyle dînin emirlerine uymadığını mazeret gösteren kimselere, Îsâ aleyhisselâm örnek gösterilecektir. Yine zenginliği, malının mülkünün çokluğu sebebiyle dînin emirlerini yerine getiremediğini mazeret gösteren zenginlere de, Süleymân aleyhisselâm misâl gösterilecektir. Çünkü, Îsâ aleyhisselâm çok fakîr olduğu hâlde dînin emirlerini en güzel şekilde yaptı. Fakîrler sabretmemiş ve zenginler şükretmemiş ise, şiddetli şekilde azâba düçâr olacaklardır. Cennette çeşit çeşit ni'metlere kavuşan, sakatlar, hastalar, fakîrler ve zenginler, şükür ve sabır sebebiyle bunlara kavuşmuşlardır.