İnsanın başına bir musibetin, belanın gelmesi kulun kendi elinde değildir, kimse başına bela gelmesini istemez. Ancak, bazı belalar vardır ki, ondan kurtulmak insanın elindedir. Yine bazı belalar vardır ki, o belanın devamı insanın faydasınadır. Bunun için böyle belalara, karşılık verilmemesi, sabredilmesi istenmiştir, tavsiye edilmiştir. Nitekim Cenab-ı Hak, gerek kıssalarda ve gerekse başka hususlarda haklarını bağışlayanları överek şöyle buyurmuştur: "Eğer (bir topluluğa) azap edecekseniz, size yapılan azabın benzeriyle azap edin. Ama sabrederseniz, andolsun ki o, sabredenler için daha iyidir." (Nahl/126) Hazreti Peygamber de şöyle buyurmuştur: "Senden sıla-ı rahmi kesen bir şahsa sıla-ı rahim yap! Seni ihsanından mahrum eden bir kimseye ihsan et! Sana zulmeden bir kimseyi affet!" İsa aleyhisselam havarilerine buyurdu ki: "Muhakkak daha önce size dişe karşı diş, buruna karşı burun denildi. Ben ise size derim ki: Sakın şerre şerle karşılık vermeyiniz. Aksine sağ yanağına tokat atana sol yanağını çevir. Senin abanı alana izarını ver. Kim kendisiyle beraber bir mil yol yürümen için seni zorlarsa, onunla iki mil yürü!" Bütün bunlar insanların eziyetlerine karşı sabretmeyi emretmektedir. Bu bakımdan halkın eziyetlerine karşı sabretmek, sabır mertebelerinin en yücelerindendir. Çünkü haklı olması, öfkesinin şiddeti bu sabrı zorlaştırır. Evliyânın büyüklerinden Hâris el-Muhâsibî buyurdu ki: "Her şeyin bir cevheri, özü vardır. İnsanın da cevheri, akıldır. Aklın cevheri sabırdır. Kim Allahü teâlânın verdiği nîmetlere şükretmezse, o nîmetin elinden alınmasını istemiş olur." Evliyânın büyüklerinden Gavs-ül-âzam Seyyid Abdülkâdir Geylânî Allahü teâlânın sevgisinde samîmiyetin nasıl belli olduğu hususunda: "Kulun Allahü teâlâyı sevmesinde samîmi olup olmadığı, başına belâ ve musîbet geldiği zaman ortaya çıkar. Bela ve musîbet geldiğinde sabır ve sükûn hâlini muhâfaza edebiliyorsa, o gerçekten Allahü teâlâyı seviyor demektir. Musîbet ve fakirlik zamânında sebat gösterebilmek bu sevgiye delil ve alâmet yapıldı. Birisi Peygamber efendimize; "Ben seni seviyorum." deyince; "Fakirlik için bir elbise hazırla." buyurdu. Bir başkası gelip Peygamber efendimize; "Ben Allahü teâlâyı seviyorum." deyince; "Belâ için elbise hazırla." buyurdu." > Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr