Sabrın sonu selamettir

A -
A +

Oruç Reis, Barbaros Hayreddin Paşa'nın ağabeyidir. Meşhur denizcidir. Bütün ömrünü cihadla, dine hizmetle geçirmiştir. Bir savaşta, kardeşi İlyas şehid oldu, kendisi de esir düştü. Diğer kardeşi Barbaros, bu habere çok üzüldü. Kurtarmak için çok uğraştı. Fakat, mümkün olmadı. Üç sene esir hayatı yaşadı. Zindanlarda, ağır işkence gördü. Ama hiçbir zaman, ümidini kaybetmedi. Zorluklara sabretti. Çektiği sıkıntılar onu, yolundan, hizmetinden ayıramadı. Ne zaman sıkışsa cenab-ı Hakka sığınır, isteğine kavuşurdu. Oruç Reis, yine çok eziyet gördüğü bir gece, tövbe istigfar edip iki rek'at namaz kılıp ağlıyarak şöyle dua etti: "Ey yüce Rabbim, kimsesiz ve çaresiz kaldım. Çaresizlere derman sendedir. Habibin, Muhammed aleyhisselam hürmetine ben biçare kuluna imdad eyle! Beni kısa zamanda bu kafirlerin zulmünden kurtar!" O gece ayakta duramıyacak hale gelene kadar, ibadet etti, dua etti. Sonra halsiz kalıp zindandaki balçığın içine düşüp kendinden geçti. Rüyasında nur yüzlü bir zat karşısına çıkıp dedi ki: "Ey Oruç Reis, gönlünü rahat ve ferah tut! İslamiyete hizmet uğruna başına gelen sıkıntılara sabret! Ümitsiz ve mahzun olma! Kurtulman yakındır!." Oruç Reis, büyük bir sevinç içinde uyandı. Ferahladı, hiçbir üzüntüsü kalmadı. Allahü tealaya hamd etti. Rodos Şövalyeleri, o sabah Oruç Reis'in durumunu görüşmek üzere toplandılar. Neticede onu zindandan çıkartıp, bir teknede forsa olarak kürek çekmek vazifesi verdiler. Artık bunlar, kurtulma işaretleriydi. Oruç Reis, zindandan çıkıp çok sevdiği denize kavuşunca bayram etti. Çok iyi Rumca bildiği için, Rodoslu kaptanlar ile sohbet eder, hoş mizaçlı olduğundan, kendini sevdirirdi. Bir gün Rodoslu kaptanlar dediler ki: "Ey Türk, sen hoş sözlü bir kimsesin. Bizim lisanımızı da iyi biliyorsun. Gel Müslümanlıktan vazgeç de bizim dinimize gir. Aramızda meşhur biri olursun." Oruç Reis bu teklif karşısında, hiddetlendi: "Bre ahmaklar, bugün İslamiyetten başka hak din yoktur. Benim peygamberim, son peygamber Muhammed aleyhisselamdır. Ben hak dini bırakıp, bozuk bir dine nasıl girebilirim?" diye cevap verdi. Kaptanlar da dediler ki: "O halde, esir kal! Senin peygamberin gelsin seni kurtarsın!" Oruç Reis de: "Sabırlı olun! Nasıl kurtardığını görürsünüz" diye cevap verdi. Teknedeki papaz da Oruç Reis hakkında dedi ki: "Aman bu adama dikkat edin! Müslümanlığı çok iyi biliyor, papaz olduğum halde, ben onun kadar kendi dinimi bilmiyorum." Sonra gemi Antalya sahili açıklarında demirledi. Fırtına olduğu için, o gece yola çıkamadılar. Ayağındaki zincirleri kıran Oruç Reis, gecenin karanlığından istifade ederek kendini denize bıraktı. Dev dalgalar arasında, karaya çıkmak için mücadele etmeğe başladı. Uzun ve çetin bir mücadeleden sonra, kendini sahile attı. Hemen secdeye kapanıp: "Ya Rabbi, beni zalimlerin şerrinden kurtardın, sana hamd ederim" dedi. Sonra, gördüğü rü'yayı hatırladı. Peygamber efendimize salat-ü selam eyledi. Hak yolda olup, Allahü tealanın dinini yaymak istiyenlere, tövbe istigfar edip sabrettikleri, ümitlerini kaybetmedikleri takdirde Allahü tealanın yardımının sonunda geldiğine bizzat şahit oldu. Bundan sonra ömrünün tamamını da yine, hak hukuk tanımayan zalimlerle mücadele ederek, İslamın güzel ahlakını yayarak geçirdi. Oruç Reis, Allaha tevekkülü tam, cömert, yardımsever, merhametli, dirayetli ve ciddi bir kahramandı. Bu özelliklerinden dolayı kendisine "Baba Oruç" denirdi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.