Samirî'nin aldatıcı sözleriyle, çoğu cahil kimseler olan İsrailoğulları buzağı heykelini ilâh edinince, Samirî ve ona tâbi olanlar, İsrailoğullarına: - Bu buzağı sizin ve Musa'nın mâbududur. Fakat Musa, mâbudunun burada olduğunu unuttu da, onu istemek, arayıp bulmak için Tûr'a gitti. Arıyor bulamıyor, diyerek, insanları, o heykele ibâdet etmeye zorladılar, tahrik ettiler. Üstelik, heykel çok ustalıklı şekilde yapılmıştı. Heykelde, boru gibi delikler bırakılmıştı. Bu deliklerden hava girince, ses hasıl oluyordu. Böyle olunca da, heykel ses çıkarıyor diye insanları aldatıyordu. Samirî'nin yaptığı buzağı heykelinin altına, görünmeyecek şekilde, insanları aldatmak için; hakiki, canlı bir buzağı yerleştirdiği, canlının çıkardığı sesin, heykelden geliyormuş gibi anlaşıldığı da bildirilmiştir. Harun aleyhisselam, Samirî ve ona aldananlara, bu yaptıklarının, kat'iyyen uygun olmadığını, bu sapıklıktan ve taşkınlıktan hemen vazgeçmelerini söyledi ise de, onu dinlemeyen İsrailoğullarından birçoğu, buzağı heykeline tapmaya, ona ibadet etmeye başladılar. Bu heykele secde ettiler ve; "Bu bizim mâbudumuzdur" dediler. Hazreti Harun, onların bu hallerine pekçok üzülüyor, yaptıklarının çok yanlış ve pek bozuk bir iş olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Harun aleyhisselamın nasihatlerine uyarak, diğerlerinin azgınlığına kapılmayanların adedi, on iki bin kişi idi. Diğerleri hep buzağı heykeline secde ediyorlardı. Hazreti Harun, onlara çok nasihat edip, yalvardı ise de kabul etmediler. Hazreti Harun'a; - Musa bize geri dönünceye kadar buzağı heykeline ibadeti terk etmeyiz. Zira Samirî, o heykel için bize; "Bu, Musa'nın ve sizin ilâhınız" demişti. Bakalım Musa aleyhisselam gelince, hakikaten o da bunu ilâh kabul eder mi? O da bizim gibi buna -hâşâ- tapar, ibâdet eder mi? dediler. Bu sırada, Allahü teâlâ, Tûr-i Sînâ'da bulunan Musa aleyhisselama; kavminden Samirî isminde birisinin insanları dalalete sevkettiğini, bir buzağı heykeli yaparak, herkesi buna tapmaya teşvik ettiğini bildirip: - Ya Musa! Sen Tûr-i Sînâ'ya gelmek üzere kavminden ayrıldıktan sonra Samirî, buzağı heykelini ilâh edinmekle ve insanları ona ibadete sevketmekle onları dalalete düşürdü, buyurdu.