Geçen ramazanda pek çok otelin kapısında, "Canlı müzik eşliğinde iftar" afişlerini gördük. İşte Istanbul'da beş yıldızlı bir otelin ilanı: "Zengin bir mönünün sonunda Çeşmi bülbül Fasıl Grubu eşliğinde her akşam iftar..." Dört kız, ellerinde tambur, bendir, kanun ve ut eşliğinde, "Ben yanarım yane yane","Sordum sarı çiçeğe..." ilahilerini seslendiriyorlar iftarda. Ardından saz eserleri... Akşama kadar Allah için oruç tutan, akşam genç kızların seslendirdiği Klasik Türk Müziği eşliğinde iftar ediyor. Açıkça, ibadete haram karıştırıyor. Eğer bu yaptığını helal kabul ediyorsa bu haram küfre dönüşür. Artık şap ile şeker karıştı. Eskiden saflar ayrı ve netti. Kim ne yaptığını biliyordu. Her şeyin cılkı çıkmamıştı, curcunaya dönmemişti. İçki içecek olan meyhaneye, eğlenecek olan eğlence yerine, ibadet edecek olan da, camiye giderdi. Haram işleyen de günahını bildiği için üzülürdü. Üzüldüğü, yaptığını meşru görmediği için de küfre düşmezdi. Şimdi her şey birbirine karışmış durumda. İbadet mi yapıyor, eğleniyor mu belli değil. Bütün bunlar müziği ve haramları meşrulaştırmanın, haramı helali birbirine karıştırmanın yani "Dini sulandırma" projesinin bir parçasıdır. Görünüşe bakıldığında bu davranışlar halkın cahilliğine veriliyorsa da, bu o kadar basit bir hadise değildir. Müslümanlar bu hale planlı bir şekilde, belli bir proje doğrultusunda getiriliyor. Bu projenin içeride ve dışarıda bayraktarlığını yapan pek çok kimse var. Rock Müziğin başını çeken Cat Stevensdiğer ismi ile Yusuf İslam'ın takip ettiği çizgi hayli enteresan. Önce İslam âlimlerinin kitaplarından ve çevresindeki Müslüman kimselerden müziğin haram olduğunu öğrenip Müslüman olmasıyla beraber müziği de bırakıyor. Daha sonra birden fikir değiştiriyor. Bu değişikliği de kendince şöyle yorumluyor: "Başlangıçta müzik konusunda şüphelerim oluşmuştu. Daha sonra Kur'ana ve hadislere baktım, müzük ile ilgili bir şey göremedim. İyi, faydalı şeyleri İslamiyet emrediyor. Müzik iyi ve faydalı olduğuna göre, haram olamaz diye yorumladım. Yeniden çalışmaya başladım..." Binlerce İslam alimi, Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere dayanarak Müziğin haram olduğunu söylüyorlar; bu ise, göremedim, diyor. Kendisine, "Yedikule'de hip-hop grubu Native Deen ile birlikte sahneye çıktınız. Bu hip-hop tarzını nasıl buluyorsunuz?" diye soruyorlar, o da, " Native Deen, gençleri İslam'a ve Allah'a çağırıyor. Albümleri insanlık adına son derece olumlu mesajlar içeriyor. Bence gayet de başarılı bir hip-hop örneği ortaya çıkarıyorlar" diyor. Yani dinimizin haram kıldığı müzik vasıtasıyla gençler İslama çağrılıyor. Böyle çağrılarla gelenlerin İslami anlayışını, yaşayışını artık siz düşünün. Yapılan bu kadar İslam dışı davranışlardan sonra insan ister istemez şüpheye düşüyor. Acabalar akla geliyor. Bu tip insanlar, bu tip gruplar acaba belli maksatlar için mi Müslümanların arasına sokuluyor?! Dinimiz zahire göre hüküm verir. Müslüman oldum diyeni Müslüman kabul ederiz. Fakat bu, ihtiyadı elden bırakmaya da mani değildir. İstanbul'a geldiğinde görüştüğümüz Beyzadelerden yaşı doksanın üzerinde olan Fethi Sami Baltalimanı amca var. Bir konuşmamızda şunu söylemişti: "Evladım, ben altmış yıldır İngiltere'deyim. Siz benim kadar İngilizleri tanımazsınız. Bir İngiliz, 'ben Müslüman oldum' dese, dinimiz zahire göre hareket etmemizi emrettiği için onu Müslüman kabul ederim. Fakat onun samimiyetinden şüphe duyarım!.." ------ Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29