Musa aleyhisselamın asasının ejderha haline gelmesi mucizesi karşısında Firavun neye uğradığını bilemedi. Üzerine yürüyen ve gerçek bir yılan olan bu canavara karşı durmak imkânsız gibi bir şeydi. Tek çare kaçıp kurtulmak olabilirdi. Nitekim hayvan ağzını açarak üzerine yürüdüğü zaman, tahtını bıraktığı gibi kaçmış, "Aman ey Musa!" diye bağırmaktan kendini alamamıştı. Bir dakika sonra sarayın toplantı salonu yangın yerine dönmüştü. Köşe bucak kaçan, yılanın önünde köşe kapmaca oynayan adamlar, tanrı, hem de en büyük tanrı olduğu iddiası ile uzun yıllar milleti ezmiş bulunan Firavun'la birlikte yalvarmaya başlamışlardı. Firavun şöyle diyordu: "Seni, peygamber olarak gönderen Rabbinin hakkı için, onu tut! Ne olur, bana bir zarar vermesin. Beni ondan kurtarırsan, söz veriyorum, İsrailoğullarını serbest bırakacağım. Seninle beraber gitmelerine müsaade edeceğim!" Hazreti Musa da ejderhayı tutunca, hemen asa oluverdi. İşte bu hâle düşen Firavun'un mülkü, saltanatı, malı, serveti, kısacası; dünya nimeti olarak her şeyi tamam idi. Uzun ömürlü ve kuvvetli idi. Her istediğini kolayca yapar ve yaptırırdı. Kuvveti, şiddeti, ordusu, silâhı, her türlü imkânı pek çoktu. Bedeni düzgün, bünyesi sağlam idi. Öksürmez, karnı ağrımaz, sancısı olmaz, gözü rahatsızlanmazdı. Velhâsıl hasta olmaz ve eksiklik sayılabilecek bir şey ona isabet etmezdi. Dünya nimetlerine garkolmuş iken, şükretmezdi. Şükredeceği, aczini göstereceği yerde, zulüm ve haksızlıkta ileri gitmişti. Sonunda ilâh olduğunu iddiâ etti ve insanları kendisine taptırdı. Kitaplarda bildirildiğine göre Mısır'da yirmi altı Firavun sülâlesi hükümdarlık etmiştir. Her sülâlede çeşitli Firavunlar, asırlarca saltanat sürmüşlerdir. Çoğu, insanları kendilerine taptırmışlardır. Hazreti Musa'nın ejderhayı tutmasıyla, elinde asa şekline gelmesini şaşkınlıkla seyreden Firavun ve adamları; bir başka olağanüstü hâdiseyle iyice şaşkına döndüler. Hazreti Musa elini koltuk altına, koynuna sokup geri çıkardı. Bir de gördüler ki, eli, görenlerin ve bakanların gözlerini kamaştıracak derecede güneş gibi parlak ve beyaz olmuştu. Musa aleyhisselâmın ikinci olan ve "Yed-i beydâ" olarak bilinen bu büyük mucizesi de herkesi hayrette bıraktı. Firavun ona bakamadı. Sonra Musa aleyhisselâm tekrar elini koynuna sokup çıkardı ve eli, eski hâline geldi.