Semud kavmi

A -
A +

Hûd aleyhisselamın peygamber olarak gönderildiği Âd kavmi, âsi olup, şiddetli rüzgârla helâk edilince; iman ettikleri için bu azaptan kurtulan müminler, kendilerine yeni yurtlar bulmak için çeşitli bölgelere dağıldılar. Bu büyük felâketten kurtulanlardan birisi de, Nuh aleyhisselamın oğlu Sam'ın neslinden gelen Semud idi. Semud ve beraberindekiler, Şam ile Hicaz arasında bulunan Hicr mevkiinde yerleştiler. Semud'un torunları, bu beldeden ayrılıp, Âd kavminin helâk edildiği yerlere göç ettiler. Âd kavminin helâkinden sonra, Semud kavmi onlara halef oldu. Onların yurtlarına yerleşip, imar ettiler. Burada çoğalan Semud'un torunları, önce bir kabile, sonra da büyük bir kavim, topluluk oldular. Dedeleri Semud'a nisbetle, bunlara Semud kavmi denildi. Kur'an-ı kerimde, "Eshab-ül-Hicr" şeklinde zikredilen bu kavim, Âd kavminin devamı olması ve onun yerini alması sebebiyle "İkinci Âd" diye de anıldı. Allahü teâlâ Âd kavmi gibi bunlara da bol nimet ve çok uzun ömür verdi. Meskenlerinde her türlü nimetler içinde yüzüp, üçyüz sene ile bin sene arasında ömür sürdüler. Önceleri bu nimetlere şükrederlerken, sonraları unutup terkederek, zevk ve sefaya düştüler. Üstelik kabile reisleri başta olmak üzere, zulüm ve haksızlığa dayalı çeteler kurup, karışıklıklar çıkardılar. İnsanları ifsat ettiler ve putlara tapmaya başladılar. Kavmin içinde iman sahibi olup, daha önce gönderilen Hz. Hûd'a inananlar, Semudlulara, Allahü teâlânın Âd kavmini isyanları sebebiyle nasıl helâk ettiğini anlattılar. Semudlular dediler ki: "Âd kavmi kendilerine sağlam binalar yapmadıkları için helâk oldular. Zira onlar, evlerini ve çadırlarını kumlar üzerine kurduklarından, esen rüzgâr, evlerini ve kendilerini aldı götürdü. Biz ise dağlarda kayaları oyup, sağlam, kapıları demirden olan evler yapıyoruz. Rüzgâr onları yıkamaz ve bizlere de zarar veremez." Kavmin reisi Cenda idi. Semudlular bir gün toplanıp, reisleri Cenda'ya geldiler. Cenda, onlara izin verip, sanatları olan kaya oymacılığı işinde çalışmalarını söyledi. Semudlular Kesib adındaki dağa çıkıp, büyük bir kayayı yonttular. Ona; göz, sığır göğsü gibi bir göğüs, at ayağı gibi ayaklar yapıp, altın ve gümüş ile kapladılar. Başına da altından yapılmış bir taç koydular. Ayrıca çeşitli mücevherlerle donatıp, karşısına geçerek secdeye kapandılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.