"Sen bir zalimsin!"

A -
A +

Firavun'un sarayına girince Musa aleyhisselâmın kalbine emniyet geldi. Sonra Firavun, Hazreti Musa'ya, "Sen kimsin?" diye sordu. Hz. Musa, "Ben âlemlerin Rabbinin peygamberiyim!" cevabını verdi. Firavun, Musa aleyhisselâmın sözüne çok hayret etti. O, kendisinin ilâh olduğunu iddia edecek kadar azmış, isyan ve taşkınlıkta pek ileri gitmişti. Birileri gelecek, ona secde etmediği gibi, yegâne ilâhın Allahü teâlâ olduğunu söyleyecek, üstelik de; "Âlemlerin Rabbi olan Allahü teâlânın peygamberiyim!" diyecek... Bu, Firavun için düşünülebilecek, akla gelebilecek bir hâl değildi. Firavun, senelerdir, böyle birinin çıkacağı endişesiyle, yeni doğan binlerce masum bebeğin kanına girmekten çekinmemişti. Şimdi biri gelmiş, ona peygamber olduğunu söylüyor; hem de bunu söyleyen, vaktiyle sarayında ihtimamla büyüttüğü birisiydi. İşte bu durum, Firavun'a daha da ağır gelmiş, yerinde duramaz olmuştu. Hazreti Musa'ya şöyle dedi: - Biz seni, yeni doğmuş bir çocukken, yanımızda büyütmedik mi? Sen, nice seneler bizim aramızda kalmadın mı? Hem o yaptığın işi de sen yaptın! Sen, nankörlerdensin! Hazreti Musa sükûnet ve vakar içinde onu dinledi. Firavun'un, "sen çok suçlusun" der gibi; "O yaptığın işi de sen yaptın!" diye tekrar tekrar söylediği iş, Hazreti Musa'nın, vaktiyle, bir Kıbtî'nin ölümüne sebep olmasıydı. Firavun; "Seni besleyip, büyüttüğüm ve sarayımda senelerce kaldığın hâlde küfran-ı nimette bulundun. Üstelik benim kavmimden, hem de hizmetçim olan Kıbtî'yi öldürdün. Şimdi de kalkıp nasıl böyle bir iddiada bulunabiliyorsun?" diyordu. Hazreti Musa, ona şöyle cevap verdi: - Ben o fiili işlediğimde, herhangi bir kastım yoktu. Bu iş hata ile oldu. İstemeyerek vaki olan bu hâdiseden sonra da, buralardan ayrıldım, Medyen diyarına gittim. Nihayet Rabbim bana hikmet verdi ve beni peygamberlerden kıldı. Ayrıca beni besleyip, yanında büyütmeni niye başıma kakıyorsun! Bu hakikaten bir nimet değil ki. Sen, İsrailoğullarından olanları köle yapmasaydın, onların doğan çocuklarını öldürmeseydin, ailem beni elbette yetiştirip büyütürdü. Senin eline bu sebepten düştüm. Sen, böyle zulmetmeseydin, annem beni sandığa koyup, nehre bırakmak mecburiyetinde kalmaz, beni çok güzel terbiye edip yetiştirirdi. Sana da muhtaç olmazdım. Sen, kavmime zulmetmiş, onları köle yapmış, çocuklarını öldürmüş bir zâlim iken, benim yanınızda kaldığımı başıma kakıyorsun. İsrailoğullarına yaptığın zorbalık, bana olan iyiliğini silip götürmüştür.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.