"Sen doğruyu buldun!"

A -
A +

Ebû Zer-i Gıfârî, olup bitenleri öğrenmek, Peygamber efendimizi görmek için her gün Kâ'be'ye gidip geliyordu. Hz. Ali, o gece yine oradan geçerken, Ebû Zer'i görünce: - Bu biçâre hâlâ aradığını bulamamış, diyerek tekrar evine götürdü. Sabahleyin Ebu Zer, yine Beytullaha gitti, oturduğu köşeye çekildi. Akşam olunca, Hz. Ali tekrar davet edip evine götürdü ve bu defa ona sordu: - Senin işin nedir? Bu şehre ne için geldin? - Eğer bana doğru bilgi vereceğine katî söz verirsen, söylerim. - Söyle, hâlini kimseye açmam. - İşittim ki, burada bir Peygamber çıkmış. Onunla görüşmesi, ondan işittiklerini ezberleyip bana nakletmesi için kardeşimi göndermiştim. Kardeşim gönlüme şifâ verecek bir haber getirmedi. Onun için bizzat kendim onunla görüşmek ve ona kavuşmak için buraya geldim. - Sen doğruyu buldun, akıllılık ettin. Bu zât Allahın Resûlüdür, hak Peygamberdir. Sabahleyin ben o zâtın yanına gidiyorum. Beni takip et, senin için korkulacak bir şey görürsem, ayakkabımı düzeltiyormuş gibi yaparım. Sen beklemez gidersin. Ben geçip gidersem, arkamdan gel ve benim girdiğim eve sen de peşimden gir! Ebû Zer-i Gıfârî, Hz. Ali'yi takip edip, onunla birlikte Peygamberimizin mübârek yüzünü görmekle şereflendi. Ve hemen: - Esselâmü aleyküm, diyerek selâm verdi. Bu selâm, İslâm'da bu şekilde verilen ilk selâm ve Ebû Zer-i Gıfârî de ilk selâmlayan kimse oldu. Peygamber efendimiz ile aralarında şu konuşma geçti: - Sen kimsin? - Gıfâr kabîlesindenim. - Ne zamandan beri buradasın? - Üç gün üç geceden beri buradayım. - Seni kim doyurdu? - Zemzemden başka bir yiyecek, içecek bulamadım. Zemzemi içtikçe hiç açlık ve susuzluk duymadım. - Zemzem mübârektir. Aç olanı doyurur. (Devamı yarın)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.