Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ali, Resulullahın kapısında konuşmalarına şöyle devam ettiler: Hazreti Ebû Bekir buyurdu: Ben bir kimseden önce girmem ki, Resûlullah Efendimiz onunla ilgili buyurdu: "Kıyâmet günü, Ali, Cennet hayvanlarından birine binmiş olarak gelir. Cenâb-ı Hak buyurur ki, Yâ Muhammed "aleyhisselâm"! Senin baban İbrâhîm Halîl, ne güzel babadır. Senin kardeşin Ali bin Ebî Tâlib ne güzel kardeşdir." Hazreti Ali buyurdu ki: Ben bir kimsenin önünde gitmem ki; Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: "Kıyâmet günü, Cennet meleklerinin reîsi olan Rıdvân adındaki melek, Cennet'e girer. Cennet'in anahtârlarını getirir. Bana verir. Sonra Cebrâîl aleyhisselâm gelip; yâ Muhammed! Cennet'in ve Cehennem'in anahtârlarını Ebû Bekr-i Sıddîk'a ver. Ebû Bekir, istediğini Cennet'e, dilediğini Cehennem'e göndersin der." Hazreti Ebû Bekir buyurdu: Ben bir kimsenin önünde gitmem ki, Resûlullah Efendimiz buyurdular ki: "Ali bin Ebî Tâlib, kıyâmet günü benim yanımdadır. Havz ve Kevser yanında benimledir. Sırat üzerinde benimledir. Cennet'te benimledir. Allahü teâlâyı görürken benimledir." Hazreti Ali buyurdu: Ben bir kimsenin önünde gitmem ki, Resûlullah Efendimiz buyurdu: "Eğer Ebû Bekr'in îmânını, bütün mü'minlerin îmânı ile tartsalar, Ebû Bekir'in îmânı ağır gelir." Hazreti Ebû Bekir buyurdu: Ben bir kimsenin önünde gitmem ki, Resûlullah Efendimiz buyurdu: "Ben ilmin şehriyim. Ali bunun kapısıdır." Hazreti Ali buyurdu: Ben bir kimsenin önünde gitmem ki, Resûlullah Efendimiz buyurdu: "Ben sâdıklığın şehriyim. Ebû Bekir, bunun kapısıdır." Hazreti Ebû Bekr buyurdu ki: Ben bir kimsenin önünde gitmem ki, Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: "Kıyâmet günü Ali bin Ebî Tâlib, bir güzel ata bindirilir. Görenler, 'acabâ bu hangi Peygamberdir' der. Allahü teâlâ, 'bu, Ali bin Ebî Tâlib'dir' buyurur." Hazreti Ali buyurdu: Ben bir kimsenin önünde gitmem ki, Resûlullah Efendimiz buyurdu: "Ben ve Ebû Bekir, bir topraktanız. Tekrar bir olacağız."