Geçen çarşamba, mübarek üç ayların başlangıcı olan Receb ayının birinci günü idi. Dün de, bu ayların ilk mübarek gecesi olan Regaib Kandili idi. Bu vesile ile kandillerle ilgili bazı yanlışlıkları dile getirelim. Memleketimizde ve birçok İslâm memleketlerinde, bir asırdan beri, Peygamberimizin babası Abdullah'ın evlendiği geceye, "Regâib Kandili" ismi veriliyor. Regâib Gecesine böyle manâ vermek doğru değildir. Böyle söylemek, Resûlullah efendimizin dokuz aydan önce dünyayı teşrîf etmiş olduğunu bildirmek olur ki, bu da, noksanlık ve kusûrdur. Her bakımdan, her insanın üstünde ve her bakımdan kusûrsuz olduğu gibi, Amine vâlidemizi nûrlandırdığı zaman da, noksan ve kusûrlu değildi. Bu zamanın noksan olması, tıp ilminde ayıp ve kusûr sayılmaktadır. Regâib Kandilinin, Resûlullah efendimizin babası Hz. Abdullah'ın evlendiği gece ile hiçbir ilgisi yoktur. Regaib Gecesi'nin kıymeti, çeşitli hadîs-i şerîfler ile bildirilmiştir. Receb ayı, kıymetli aylardan olduğu için her gecesi kıymetlidir. Her cuma gecesi de kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince daha kıymetli olmaktadır. Allahü teâlâ, bu gecede mü'min kullarına râğibetler yâni ihsânlar, ikramlar yapar. O gece yapılan duâ reddolmaz ve namaz, oruç, sadaka gibi ibâdetlere kat kat sevap verilir. O geceye hürmet edenleri affeder. Bazı camilerde bu gecede "Regâib namazı" diye bir namaz kılınmaktadır. Regâib namazı diye bir namaz yoktur. Hicretten dörtyüz seksen sene sonra ortaya çıkmıştır. Âlimler bunun, çirkin bid'at olduğunu bildirmişlerdir. Çok kimsenin kılmasına aldanmamalı, sünnet sanmamalıdır. Hatta bazı camilerde de bu namazı cemâ'atle kılmaktadırlar. Halbuki, nafile namazları cemâ'atle kılmak mekruhtur. Böyle mübarek gecelerde kazası olan kaza namazı kılmalı, kazası olmayan da Allah rızası için nafile namaz kılmalıdır. Bir yanlış da, kadınların bu gecelerde cami cami dolaşmalarıdır. Kadının en makbul namazı evinde kıldıklarıdır. Yine orucunu tutup evinde diğer ibadetlerle ile meşgul olmasıdır. Bir gün Peygamber efendimiz, Receb ayındaki ibâdetlerin fazîletini anlatıyordu. Yaşlı bir zât, "Yâ Resûlallah, ben Receb ayının hepsini oruç tutamam, dediğinde; Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Sen Receb ayının birinci, onbeşinci, sonuncu günleri oruç tut, hepsini tutmuş sevâbına kavuşursun. Çünkü sevaplar on misli yazılır. Fakat sen Receb-i şerîfin ilk cuma gecesinden gafil olma ki, melekler o geceye Regâib Gecesi demişlerdir. Zîra o gece, gecenin üçte biri geçtikten sonra göklerde ve yerde bir melek kalmaz, hepsi Kâbe-i muazzama etrafında toplanırlar. Allahü teâlâ onlara hitâben: "Ey meleklerim dilediğinizi benden isteyiniz" buyurur. Onlar: "Yâ Rabbî, istediğimiz, Receb ayında oruç tutanları mağfiret etmendir" deyip, isteklerini arz ederler. Allahü teâlâ: "Ben, Receb ayında oruç tutanları mağfiret ettim buyurur." Peygamber efendimiz, başka bir zaman da Receb ayının hilâlini görünce Selmân-ı Fârisî hazretlerine: - Ey Selmân, erkek ve kadın mü'minlerden biri Recebde her rek'atında fâtiha-i şerîfeyi bir kere, ihlâs-ı şerîfi ve Kâfirûn sûresini üç kere okuyarak otuz rek'at namaz kılsa, Allahü teâlâ onun günâhını elbette magfiret eder ve ona yılın bütününü oruç tutmuş gibi sevab verir. O kimse gelecek yıla kadar namaz kılanlardan olur ve mahşer yerinde susuzluktan emîn olur, buyurdu. Hadîs-i şerîfte bildirilen otuz rek'at namaz, nâfile namazlardandır. Nâfile namazlar, 2 veya 4 rek'atte bir selâm verilerek kılınır. Eftal olanı, iki rek'atte bir selâm vermektir. Kaza borcu olanlar, Receb ayında kaza namazlarını kılarken bu namaza da niyet ederlerse, hadîs-i şerîfte bildirilen bu büyük sevaba da nail olurlar. ------ Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.mehmetoruc.com