Halife Abdül-Melik bin Mervan, bir gün bir valiye; "Herkes kendinin aybını bilir, kişinin ayıplarından bir şey kendisine gizli kalamaz. O halde sen, kendi ayıplarını bana söyle bakayım!" demiş. Vali; "Beni bu hususta bağışlayın efendim" demiş. Abdül-Melik; "Yemin ederim ki seni bu hususta mutlaka konuşturacağım!" Bunun üzerine Vali; "Benim kusurlarımdan bazıları şunlardır: Fikrimde ısrar ederim, hased eder, kin güderim..." demiş. Abdül-Melik de ona; "Allah senin canını alsın! Şeytanda senin söylediğinden daha şerli bir sıfat yoktur" diye karşılık vermiştir. İbnü's-Semmâk de şöyle buyurdu: "Kişinin hasetçi oluşunun alâmetlerinden biri de odur ki, tamahkârlık onu sana yaklaştırır. Ve hased bakımından insanların en ileri olanı, kişinin yakınları ve komşularıdır. Çünkü onlar, kişiye uzak olanın aksine hakkında hased besledikleri nimeti görmektedirler. Şekîkü'l-Belhî hazretleri de şöyle diyordu: "Eğer sende, düşmanının senden korkmasını gerektiren bir hal bulunursa, bil ki sende hayır yoktur. Ya dostunun senden korkmasını gerektiren bir hal taşıyorsan, durumunu var sen kıyas et! Ve bil ki, kusur ve ayıplarından dolayı insanlara dil uzatan kimse, kendisini helâk olmaya bırakmıştır. Kim ki insanlar onun şerrinden emindir, kendisi de insanların şerrinden emin olur. Kim ki insanların aleyhinde koğuculuk eder, hased eder dinde ve dünyada fakir düşer ve iblisin hizmetçilerinden olur!" Aliyyül-Havvâs buyurdu ki: "Kim amelini Allah için ihlâslı olarak yaparsa, Allahü teâlâ da mü'minlerin kalblerini onu sevmekte ihlâslı yapar. Fakat işinde samimi olmayan kimsenin halinden Allahü teâlâ bazı asfiyâsını haberdar eder de, içlerinden hiçbiri onu samimiyetle sevmez olur." Hased yakın çevrede daha fazla görülür. Nitekim, Hz. Ömer bin el-Hattab Ebû Mûsa el-Eş'arî hazretlerine yazdığı mektupta "Aralarında akrabalık olanlara karşılıklı ziyarette bulunmalarını, fakat biribiriyle komşu olmamalarını emir ve tavsiye et" buyurmuştur. Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr