Dün, okullarımızdaki şiddet olaylarından bahsetmiştik. Aslında bu durum sadece ülkemize özel bir konu değildir. Fazlasıyla Batı ülkelerinde de görülüyor bu olaylar. Genel olarak okullardaki eğitim ve öğrenime tepki gösteriyor çocuklar. İsteyerek, severek gidenlerin sayısı çok az. Siz hava muhalefeti dolayısıyla okullar tatil olduğunda, üzülen hiç çocuk gördünüz mü? Batılı ilim adamları, bu sıkıntıların, problemlerin sebepleri üzerinde geceli gündüzlü çalışmaktadırlar. Dr. Benjamin Spock bu problemlerin sebeplerini üç madde halinde şöyle özetlemiştir: "Birincisi; semavi dinlere göre insan şerefli bir varlık olarak yaratılmıştır. Fakat son iki asırdır okullarda okutulan (Özellikle biyoloji, antropoloji, psikolojideki) maneviyattan uzak pozitivist, maddeci, inkarcı bilgiler Allah'a olan inancı temelinden sarstı. İnsanlık için münasip görülen daha aşağı mevkiin yavaş yavaş kabulü derin ve eziyet verici sonuçlar doğurdu, manevi inancımız boşaltıldı; fakat öyle yavaş boşaltıldı ki, çoğumuz nasıl, ne zaman olup bittiğini fark edemedik. (Örneğin bütün dinlerin karşı çıkmasına rağmen bugün hâlâ Batı'da ve bizde okullarda, insanlığın Hz. Adem'den değil de, maymundan geldiğinin öğretilmesi, karşı çıkanların gericilikle suçlanması maneviyattan uzak pozitivist, maddeci, inkarcı eğitimin bir parçasıdır.) İkincisi; biyoloji, antropoloji ve psikoloji insan varlığını anlamak için değerli ilimlerdir, fakat her biri insanlığı daha ziyade mekanik bir bakışla ve sınırlı olarak tanır. Onlar 'bir bütün olarak insan'ı, özellikle de bizi hayvanlardan ayırt eden, adına 'ruh' dediğimiz manevî halleri, idealizmi hesaba katmazlar. Bu ihmal birçok insanı müstehzi, aşağı bir sonuca götürür. Derler ki, yüksek idealler, gayeler için uğraşmayı bırakalım, bulunduğumuz bu alt tabakada, hayvanî tabiatımızla baş başa zevkimize bakalım. Üçüncüsü; eğitimde geçmişe şuursuzca başkaldırı ve düşüncesizce her şeye isyan hakim. Geçmişin inkarı; önceki bilgilerin tamamının yanlış, doğrunun sadece bugün bilinenler olduğu kanaati. İnsanlarımızın önemli bir bölümü, inançlara, ideallere sahip çıkmadıkça toplum dikiş yerlerinden ayrılmaya devam edecek, dikiş tutmayacak. Eğer çocuklarımıza manevî değerleri kazandırmazsak, onlar televizyon programları, CD'ler ve diğer ticari reklam furyasının tazyiki altında maddeciliğin ortasına düşeceklerdir." Bu manevi değerlerden uzak eğitim Batı'da aileyi de temelinden sarstı. Californialı psikiyatrist Judith Wallerstein, ana-babası boşanmış 131 çocuk üzerinde onbeş yıl müddetle inceleme yapmış. "Üzerinde o boşanma hadisesinin tesiri kalmayan, uyumlu, normal bir yetişkin haline gelen bir tek çocuk görmedik" diyor. Hepsi bunalımlı, okulda başarısız, içine kapanık, saldırgan... Batılı uzmanların ortak görüşü: Manevi boşluklarını dolduramadığımız, ruh sağlıklarını koruyamadığımız çocuklardan, bir gün, toplum olarak kendimizi korumak zorunda kalacağız. Manevi boşluk da, ancak İslam ahlakı ile, İslam terbiyesi ile doldurulur. Bunun için her Müslümanın birinci vazîfesi, evlâdına İslâmiyeti ve Kur'ân-ı kerîmi öğretmek olmalıdır. Çünkü, evlâd, büyük nimettir. Nimetin kıymeti bilinmezse, elden gider. Çocukların da, anne baba üzerinde hakları vardır. Çocuklarımıza dinin emir ve yasaklarını öğretmek, dine uygun yaşamalarını sağlamak, çocukların haklarını ifâ etmektir. Bu önemli vazifeyi yerine getirmeyen ana-baba onun işlediği suçlara ortak olur. Dünyada ve ahirette, bunun bedelini çok ağır öder. ------ Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29