Enes bin Mâlik'ten rivâyet edilmiştir. Resûlullah Efendimiz ile bir vakitte de bir bostâna vardık. Çihâr yâr-i güzîn gelip, Resûlullah Efendimizin huzur-ı şerîflerinde ayak üzeri durdular. Resûlullah Efendimiz bostândan dışarı çıktılar. Ben önde Çihâr yâr-i güzîn arkamda, Resûlullahı takib ettik. Mübârek gözleri yaşlı idi. Çihâr yâr-i güzîn ve ben de ağladık. Gözlerimiz yaş ile doldu. Resûlullah Efendimiz, bostândan dışarı çıktıktan bir müddet sonra, Çihâr yâr-i güzîninin başına gelecek üzücü hallerle ilgili olarak buyurdular ki: "Yâ Enes! Görür müsün ki, haber verdiğim o sözlerden, hepimizin gözleri yaş ile doldu. Yâ Enes! Ondan gayri ilâh olmayan Allah hakkı için, benim vefâtımdan kıyâmete kadar, benim ümmetimden, eshâbımın ve ehl-i beytimin çektiği sıkıntılar için gözleri yaşaran [ağlayan] ve kalbleri mahzûn olan [üzülen] kimselere Allahü teâlâ nazar eder. Allahü teâlânın nazar ettiği kimse, Cehennem azâbından emîn olur." Hz. Câbir rivâyet eder. Bir vakit, muhâcir ve ensârdan, kalabalık bir cemâ'at ile, Medîne-i münevverenin bir mahallinde, ensârdan sâlihâ bir hâtunun ziyâfetinde, Resûlullah Efendimiz ile berâber oturmuştuk. Elimizi yiyeceğe uzatmadan önce, Resûlullah Efendimiz buyurdular ki, "Bu saatte, şimdi Cennet ehlinden bir mert gelir ki, benden sonra o mert, ümmetim üzerine hak üzere halife olur." Bunu söylediği sırada Ebû Bekr-i Sıddîk içeri girdi. Sonra buyurdu ki: "Şimdi, ehl-i Cennet'ten bir mert dahâ gelir ki, ümmetimin üzerine Ebû Bekir'den sonra, hak üzere halife olur." Bunu söylediği ânda, Ömer-ül Fârûk meclise dâhil oldu. Sonra buyurdu ki: "Bu vakitte ehl-i Cennet'ten bir şahıs dahâ bu meclise dâhil olur ki, Ömer'den sonra hak üzere halife olur." Sözü tamamlandığı ânda Osmân-ı Zinnûreyn meclisde hâzır oldu. Sonra buyurdu ki: "Ey benim eshâbım, yârlarım! Yemek hâzır oldu. Lâkin bir mert dahâ kalmıştır ki, o merdin de bu yemekte bizim ile berâber rızkı vardır. Ehl-i Cennettir. Osmân'dan sonra ümmetim üzerine hak üzere halife olur. Bu sırada gelir. Ondan sonra ta'âm yinecektir." Câbir dedi ki, Resûlullah Efendimiz bu sözü söyledi. Bir sâat bekledi. Mübârek yüzünü kapı tarafına çevirip, başka şey ile meşgûl olduğu hâlde dua edip, buyurdu: "Yâ Rabbî, Ali'yi bu zümrede kıl!" Üç kere bu duayı buyurdu. Hemen Aliyyül Mürtedâ kapıdan girdi. Resûlullah Efendimiz buyurdu: "Ta'âmı koyunuz. Size âfiyet olsun!"