Alman Der Spiegel Dergisi'nde, Fransız düşünür Bernard Henri Levy,bir yazısında İslam aydınlanmasında din adamlarına büyük görev düştüğünü belirterek şöyle diyordu: ''Hıristiyan ve Yahudi din adamları yüzyıllarca önce nasıl kendi kutsal kitap ve yazılarını gözden geçirip onunla hesaplaştıysa, şimdi de kendi kutsal kitapları üzerinde hesaplaşma sırası İslam bilginlerinde...'' Bu sözün açık manası şudur: "Yahudilik ve Hıristiyanlığın ilahi olma, yani Allah tarafından gönderilen orijinal mesaj özelliği yok edildi. Şimdi sıra İslamiyette. İslamiyetin orijinalliğini bozmak, ilahi özelliğini yok etmek şart" diyor. Başka bir ifade ile, İslamın da, "Protestanlaştırılması", reforma tabi tutulması lazım diyor. Diyanet Dergisi bir sayısında bunu nasıl yapacaklarını şöyle açıklıyordu: "İnsanlığın kurtuluşu için gönderilmiş olan İslâm Dini, kıyamete kadar sürecektir. Hak ve son din İslâm geldiğinde, daha önce gelen ve tahrif edilen diğer dinlerin hükümlerini kaldırmıştır. Çünkü İslâm dini bütün insanlığın yaratılışına uygun temel prensiplere sahiptir. Akılla ve ilmî gerçeklerle çelişmez. Bu gerçeği göremeyen Roma Katolik Kilisesi, Avrupa'ya tamamen hakim olduktan sonra, önce dünyayı silah gücü ile Hırıstiyanlaştırmaya çalıştı. Bu sebeple Haçlı Seferleri düzenlendi. Haçlı orduları dalgalar halinde Müslüman ülkelerinin üzerine yürüdüler. Yapılan savaşlarla gayelerine erişemeyeceklerini anlayınca, Papa ve Hırıstiyan hükümdarlar bu işi barış yolu ile ve tatlılıkla yapmaya karar verdiler. İşte bugünkü Vatikan'ın faaliyetlerinin temeli bu karara dayanır. Tek gaye ve amaçları; Batı emperyalistlerinin emelleri önüne çekilmiş kalın bir duvar olan İslâmı yıkmak ve Müslümanları ezmek, Müslüman ruhunda İslâm inancını sarsmak ve onları Hıristiyanlaştırmaktır. Bu gayelerine ulaşabilmek için de şu faaliyetlerde bulunuyorlar: İslâm karşıtı fikirleri yaymak. Müslüman çocuklarının sırf maddeci bir terbiyeyle yetiştirilmesini sağlamak ve onlar ile tarihleri arasına perde germek. İslâmı modern hayata ayak uyduramama gibi kusurlarla itham ederek fikrî hücûma geçmek ve modern hayatın mefhumlarını İslâmdan üstün göstermek suretiyle Müslümanları dinlerinden ayırmaya zorlamak... Bu fikirleri de yıllardan beri; barış, toplumsal ahenk, dinlerarası diyalog, hoşgörü gibi evrensel insanî değerleri işliyorlar. Fakat hiç de samimi olmadıkları ortadadır. Tolerans, sevgi, barış ve kardeşlik gibi süslü sloganlarla yola çıkanlar, aynı hoşgörüyü, toleransı; İslâma tanımadıktan ve düşmanlıklarından vazgeçmedikten sonra bunlara kim inanır? Sonuç olarak Kur'an-ı kerimin ifadesiyle: "Allah katında hak din İslâm'dır." "Kim İslâmdan başka bir din ararsa, bu din asla kabul olunmaz ve o ahirette de büyük zarara uğrayanlardandır." Her şeyin gerçeğini en iyi bilen Yüce Allah olduğuna göre; O'nun orijinal kelâmı olan Kur'an-ı kerimin mesajına kulak vermekten başka insanlık için kurtuluş çaresi yoktur. Bunun için; misyonerlik faaliyetleri başta olmak üzere ülkemizi, dinimizi ve milletimizi bölmeye yönelik her türlü yıkıcı faaliyet karşısında dikkatli olmak zorundayız. Bunlara karşı mücadele etmek için öncelikle yeni yetişen nesillerimizi bu cereyanlara karşı sağlam ve doyurucu bilgilerle techiz etmek durumundayız. Genç nesillerle beraber bütün ülke insanını millî ve manevî değerlerle donatmalıyız. Bu uyarılara kayıtsız kalındıktan sonra ortaya çıkan manzara karşısında hayıflanmanın faydası olmayacaktır." (Diyanet Dergisi, sayı 106) Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29