Hud aleyhisselam, peygamber olduğunu bildiren vahyi aldıktan sonra, doğruca kavminin toplandığı yere gitti. O gün, onların bayramları olduğundan, hepsi bir yerde toplanmışlardı. Başta melikleri Halcân ve kavmin ileri gelenleri, hususî olarak hazırlanmış altın tahtlar üzerinde oturuyorlardı. Reislerinin başında çeşitli mücevherat ile süslenmiş bir taç vardı. O sırada Hz. Hud'un gür sesi duyuldu: "Ey kavmim! Benim ve sizin Rabbimiz olan Allahü teâlâya ibadet ediniz! İbadet edilecek Ondan başkası yoktur. Allahü teâlâyı bırakıp da, kendilerine ibadet ettiğiniz şu putlar, sizden önceki Nuh kavminin suda boğularak helâk olmasına sebep oldu. Yani Nuh kavmi, putlara ibadet ettiler, helâk oldular. Siz de onlar gibi helâk olmayın!" Onun bu sözlerini duyan Halcân dedi ki: "Ey Hud! Yazık sana. Biz bu kadar kalabalık iken, bu kadar güçlü iken, sen bize bu sözlerle galip geleceğini mi zannediyorsun? Sen bilmez misin ki, her gün ve gecede bizim bin çocuğumuz doğar." Böyle sözlerle, kavminin, davetini kabul etmeyip dinlememelerine üzülen Hz. Hud, Allahü teâlâya duâ edip, bu kavmin kadınlarının kısır olmalarını diledi. Allahü teâlâ kabul edip, o sene bütün kadınlar kısır kaldı ve hiç birinin çocuğu olmadı. Hud aleyhisselam davetine devam ettikçe, kavminden, kâfir olanların ileri gelenleri dediler ki: "Ey Hud! Biz seni, kavminin dinini terk ettiğin için akılsız, peygamberlik davasında da yalancılardan zannediyoruz." Hud aleyhisselam bunlara cevaben şöyle dedi: "Ey kavmim! Bende akıl azlığı ve cahillik yoktur. Ben, âlemlerin Rabbi tarafından size gönderilmiş bir peygamberim. Ben, Rabbimin emirlerini, bana vahyettiklerini size tebliğ ediyorum. Size nasihatta bulunuyor ve sizi tövbe etmeye davet ediyorum. Ben sizin için, güvenilir, emin bir nasihatçiyim. Peygamberliğimde sâdık ve eminim. Allahü teâlânın vahyi ve Allahü teâlânın bana emaneti olan peygamberlik hususunda eminim. Bir değişiklik yapmam. Bilakis, bana emrolunan şeyi, aynen emrolunduğum şekilde tebliğ ederim. Sizi Allahü teâlânın azabından korkutmak için, Rabbiniz tarafından, içinizden biri vasıtasıyla vahiy ve haber gelmesine hayret mi ediyorsunuz? Allahü teâlânın sizi, Nuh kavminin helâkinden sonra, onların yerine getirdiğini, yaratılışta size onlardan kat kat ziyade boy, cüsse ve kuvvet verdiğini ve Allahü teâlânın daha nice nimetleri ihsan ettiğini düşünün, hatırlayın. İhlas ile Allahü teâlâya ibadet ederek ve Ona şirk koşmayı bırakarak, Onun bu nimetlerine şükredin ki, felâh bulasınız, kurtulasınız."