"Siz Kâbil'e benzemeyiniz!"

A -
A +

Kâbil, kardeşi Hâbil'i öldürünce, cesedini ne yapacağını bilemedi. Önce onu bir sahraya bıraktı. Yırtıcı kuşlar Hâbil'in cesedi üzerine hücum etti. Bunun üzerine Kâbil, Hâbil'in cesedini bir torbaya koyup, sırtına aldı ve taşımaya başladı. Ceset sırtında, ne yapacağını bilmez bir hâlde iken, yırtıcı kuşlar da cesedi yere bırakmasını bekleyerek, üzerinde dolaşıyordu. Kâbil böyle şaşkın bir hâlde iken, Allahü teâlâ iki karga gönderdi. Bu iki karga birbirine hücum edip, dövüştüler ve neticede karganın biri, diğerini öldürdü. Sonra da öldüren karga, ayakları ve gagasıyla yeri kazıp, öldürdüğü kargayı yere gömdü. Kâbil, bu hâdiseyi görerek, Hâbil'in cesedini ne yapacağını öğrendi. Kâbil kendi kendine; "Bana yazıklar olsun. Karga kadar olmaktan âciz kaldım" dedi. Hâbil'in cesedini yere gömdü. Bu husus Kur'an-ı kerimde mealen şöyle bildirilmiştir: "Allahü teâlâ, kardeşinin ölüsünü nasıl gömeceğini göstermek üzere, ona, yeri eşeleyen bir karga gönderdi. "Bana yazıklar olsun! Kardeşimin ölüsünü örtmek için, bu karga kadar olmaktan âciz kaldım" dedi de, yaptığına pişman oldu." (Mâide 31) Kâbil'in bu pişmanlığı tövbe değildi. Karga kadar akıl edemediği için idi. Yoksa tövbesi kabul olurdu. Âdem aleyhisselam bu hâdiseye pek ziyade üzüldü. Bunun üzerine Cebrail aleyhisselam, onu teselli için geldi ve; "Allahü teâlâ yakında sana bir evlat verecek ve ahir zaman peygamberi Muhammed aleyhisselam onun neslinden gelecek" müjdesini getirdi. Bu Şît aleyhisselam idi. Bu sebeple ismi Şît, yani Allahü teâlânın ihsanı, hediyesi manasınadır. Âdem aleyhisselamın bütün çocukları ikiz doğduğu hâlde, Şît aleyhisselam tek doğdu. Kâbil, evlenmek istediği ve bu sebeple kâtil olduğu kızkardeşini de alıp, uzaklara kaçtı. Yıllarca avâre ve başıboş dolaştı. Şeytan, Kâbil'in karşısına çıkıp "Kardeşin Hâbil ile adak takdim ettiğinizde, Hâbil'inkine ateş isabet edip yakması ve onun adağının kabul olunması, Hâbil'in ateşe tapması sebebiyledir. Sen de kendin için ve senden sonra gelecek neslin için bir ateş yak, ona tap!" dedi. Kâbil de bir yer yapıp, orada ateş yakarak tapmaya başladı ve böylece ateşperestlik ortaya çıktı. Kâbil'in çocukları ve nesli azgın bir topluluk hâlini alıp, kendilerine, çeşitli çalgı aletleri yaptılar. Oyun, eğlenceye daldılar. İçki içtiler, ateşe taptılar, fuhuş ve zina yaptılar. Nihayet Allahü teâlâ, onları, Nuh aleyhisselam zamanında, tufanda suda boğup helak etti. Hâbil ve Kâbil kıssası hakkında Resulullah efendimiz buyurdu ki: "Ey insanlar! Âdem'in iki oğlu sizin için nümunedir. Siz, o ikisinden hayırlı, iyi olanına, Hâbil'e benzeyiniz! Şerli, kötü olanına, Kâbil'e benzemeyiniz!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.