İbrahim aleyhisselam hanımı ve çocuğundan ayrılıp, Seniyye mevkiine varınca, yüzünü Kâbe'nin bulunduğu tarafa çevirdi. Sonra ellerini kaldırarak şöyle duâ etti: "Ey Rabbimiz! Ben soyumdan bir kısmını, mukaddes evinin yanına, ekin bitmez bir vâdiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Orada namazı dosdoğru kılsınlar diye, insanlardan bir kısmının gönüllerini o yerlere yönelt. Orayı ziyarete gelsinler. Onları çevreden gelecek her türlü meyvelerle rızıklandır ki, sana şükretsinler." Hazreti Hacer, oğlu İsmail'i emziriyor ve testideki sudan içiyorlardı. Nihayet testideki su tükenince, hem Hazreti Hacer, hem de çocuğu susadı. Hazreti Hacer, çocuğunun susuzluktan toprak üstünde yuvarlandığını görünce, yavrunun bu acıklı hâline bakmaktan üzüldü. Onun yanından kalkıp, o mıntıkada Kâbe'ye en yakın dağ olan Safâ tepesini buldu ve bunun üstüne çıktı. Sonra vadiye karşı durup; "Bir kimse görebilir miyim" diye baktı. Fakat hiçbir kimseyi göremedi. Bu defa Safâ tepesinden indi. Vadiye varınca, ayağını çelmesin diye entarisinin eteğini topladı. Sonra, çok müşkül bir işle karşılaşan bir insan azmiyle koştu. Nihayet vadiyi geçip, Merve tepesine geldi. Orada da biraz durdu ve; "Bir kimse görebilir miyim" diye baktı, fakat hiçbir kimseyi göremedi. Hazreti Hacer, bu suretle Safâ ile Merve arasında yedi defa gidip geldi. İşte bunun için hacılar, Safâ ile Merve arasında sa'y ederler. Hazreti Hacer, son defa Merve üzerine çıktığında, bir ses işitti ve kendi kendine hitap ederek; "Sus, iyice dinle" dedi. Sonra dikkatle dinleyince, bu sesi evvelki gibi bir defa daha işitti. Bunun üzerine Hazreti Hacer, sesin geldiği tarafa bakıp dedi ki: "Ey ses sahibi, sesini duyurdun. Eğer sen bize yardım edebilecek vaziyette isen, imdadımıza yetiş, bize yardım et!" Ve böyle der demez (şimdiki) Zemzem kuyusunun bulunduğu yerde, insan şeklinde Cibril aleyhisselam görünerek sordu; "Kimsin?" "Hazreti İbrahim'in hanımıyım." "Sizi kime emanet etti?" "Allahü teâlâya." Sizi her şeye kâdir olana emanet etmiş." Cebrail aleyhisselam topuğu ile toprağı kazıp, Zemzem suyunu meydana çıkardı. (Hazreti İsmail'in çıkardığı da bildirilmiştir.) Hazreti Hacer bu durumu görünce, taşıp zayi olmasın diye, hemen suyun etrafını çevirip havuz hâline getirdi. Bir taraftan da testisini doldurmaya çalışıyordu. Su ise, avuç avuç alındıkça, tekrar fışkırıyordu. "Zem zem"(dur dur!) diye bağırdı. Suyun adı Zemzem olarak kaldı.