Ad kavmi, insanlara zulüm ve onlara karşı azgınlık ve taşkınlık yaparlar, mallarını zorla alırlar ve haksız yere döverler, hatta öldürürlerdi. İnsanlara karşı büyüklenmekten, zorbalık yapmaktan zevk alırlardı. Güç ve kuvvetlerine güvendikleri için aldanırlar, hiç ihtiyaçları olmadığı hâlde, yüksek yerlere muhteşem binalar yapmakta birbirleriyle yarış ederlerdi. Ad kavminin insanları gayet dik kafalı, inatçı ve çok kibirli olmalarının yanında, uzun emel sahibi idiler. Allahü teâlâya ibadet ve taatle vakit geçirmeyi bilmediklerinden, bilseler de kabul etmediklerinden, oyun ve eğlenceye dalıp, boş ve uygunsuz işlerle zamanlarını ziyan ederlerdi. Garip ve zavallı kimselerle, yoldan gelip geçenlerle eğlenirler ve Allahü teâlânın lutfettiği nimetlere nankörlük ederlerdi. Hûd aleyhisselam, kavmine; hâllerini, gittikleri yolun iyi olmadığını, böyle devam ederse, akıbetlerinin pek fena olacağını haber verirdi. Onlara, Allahü teâlânın ihsan ettiği nimetleri hatırlatır, kendilerini Allahü teâlânın azabı ile korkuturdu. Allahü teâlâya iman etmelerini, Ondan korkmalarını, Ona itaat ve ibadet etmelerini söylerdi. Allahü teâlânın, çok mal, evlat, bahçeler ve sular vererek ihsanda bulunduğunu, bütün bunlara nankörlük etmeye devam ederlerse, kendilerine, büyük bir azabın gelmesinden korktuğunu bildirdikçe; Adlılar, gaflet ve cehalet uykusuna tamamen dalmış olduklarından, onun vaaz ve nasihatlerine kulak asmazlardı. Buna rağmen Hz. Hûd, tebliğ vazifesine devam ederek, kavmine, Allahü teâlânın ihsan ettiği nimetleri, bunlara karşı olanların yaptıkları kötülükleri anlatır, maksadının, onları gafletten uyandırmak olduğunu bildirirdi. Bütün bunlara rağmen, Adlıların gafleti, kalblerinin kör oluşu, öldükten sonra tekrar dirilmeye inanmamaları, bu dünyada yapmış olduklarının karşılığını ahirette görmeyi inkâr etmeleri ve Hz. Hûd'u yalanlamaları, onların ebedî felaketlerine sebep oldu. Nitekim, Şuara suresinin 139. ayet-i kerimesinde mealen buyuruldu ki: "Böylece Hûd'u yalanladılar. Biz de onları helâk ettik. Muhakkak ki, onlara yaptığımız bu işte, sonrakiler için bir ibret vardır." Ad kavminin hususiyetlerinden birisi de, çok şımarık, azgın, kendini beğenmiş, kibirli, hakkı, doğruyu kabul etmeyen kimseler olmaları idi. Tamamen oyun, eğlence ve kumara dalmışlar, böylece hak ve hakikatten büsbütün uzaklaşarak, söz dinlemeyen, nasihat kabul etmeyen bir hâle gelmişlerdi. Bu hâl, onların şiddetli rüzgâr azabı ile helâk edilmelerine sebep oldu...