Sözü uzatmak da, fuzuli, boş konuşmaya girer. Bu tür konuşma, mâlâyânîye dalmaya ve ihtiyaçtan fazla konuşmaya sebep olur. Çünkü bir kimsenin kendisini ilgilendiren bir şeyi kısa bir konuşma ile ifade etmesi mümkün olduğu gibi, onu uzatıp dallandırması da mümkündür. Maksadını bir kelime ile ifade edebildiği zaman iki kelime konuşursa, ikinci kelime fuzûlîdir. Yani ihtiyaçtan fazladır. Atâ bin Ebî Rebah buyurdu ki: "Sizden öncekiler, fuzûlî konuşmayı çirkin görürlerdi. Allahın kitabı, Hazreti Peygamberin sünneti, emr-i bi'l-mâruf ve nehy-i an'il-münker veya zaruri ihtiyaç hakkında konuşmak hariç, bunun dışında kalanları fuzûlî, boş konuşmadan sayarlardı. Acaba siz, üzerinizde hafaza ve kirâmen kâtibîn meleklerinin olduğunu, sağ ve solunuzda gözcü meleklerin bulunduğunu ve kişinin ağzından çıkan her sözü kontrol eden ve yazan bir meleğin bulunduğunu inkâr mı ediyorsunuz? Acaba sizden biriniz günün başında doldurmuş olduğu sahife neşredildiği zaman o sahifedeki hükümlerin çoğunun dininin veya dünyasının işinden olmadığını görürse utanmayacak mıdır?" Eshab-ı kiramdan biri şöyle demiştir: "Biri benimle konuşmak istediğinde, onunla konuşmak, soğuk suyun susamış bir kimsenin hoşuna gitmesinden daha çok hoşuma gider. Fakat fuzûlî konuşma olur düşüncesiyle konuşmayı terk ediyorum." Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur: "Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadaka vermeyi veya bir iyilik etmeyi, yahut insanların arasını düzeltmeyi emreden müstesna!" (Nisâ/114) Hadis-i şerifte de, "Sözün fazlasını zapt-u rapt altına alıp tutan, malının fazlasını Allah yolunda infak eden bir kimseye cennet vardır!" buyuruldu. İnsanlar bu husustaki işi nasıl da tersine çevirmişler. Resulullahın dediğinin tam aksine, mallarının fazlasını depo etmişler, sözlerini ise serbest bırakmışlardır... > Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr