Târih boyunca çeşitli milletlerin ve insan topluluklarının dinleri, örf ve âdetleri değişik olduğundan, giyim-kuşam şekilleri de farklılık göstermiştir. Kıyâfetlerde dînî inanışların, iklim şartlarının, medeniyetlerin mesleklerin, meşreplerin (mizaç ve huyların), hattâ ekonomik şartların ve diğer sosyal faktörlerin büyük tesiri olmuştur. İlk insanların giyimden uzak, çırılçıplak dolaştıkları iddiâsı, bâzı insanların hayâlî düşüncelerinden ileri gitmeyen görüşlerdir. İlk insan ve ilk peygamber Âdem aleyhisselâm ile hanımı ve çocuklarının, giyindiklerini, dokudukları kumaşlarla elbise yaptıklarını ve pekçok temel sanatın kendilerine öğretildiğini din kitapları haber vermektedir. İlâhî dinlerde, bilhassa kadınların üryân dolaşmamaları, vücutlarının her tarafının örtülmesi esâsı, giyinmede önemli rol oynamıştır. Eskiden Hıristiyan ve Yahudi kadınları da örtünürdü. Günümüzde de Hıristiyan ve Yahûdî din adamları kadınların uygun olmayan kıyafetlerle dolaşmalarını hoş görmemektedir. İslamiyette örtünme! İslâm dîninde ise, Kur'ân-ı kerîmde, hadîs-i şerîflerde ve bunları açıklayan temel kitaplarda bildirildiğine göre, kadın ve erkek giyiminde dikkat edilecek şey, insan vücudunun açıkta bırakılmaması, yasaklanan kısımlarının tam örtülmesidir. Kadınların el yüz hariç bütün uzuvlarını örtmeleri, giydiklerinin, uzuvlarını belli etmeyecek şekilde ve genişlikte olması, sokakta dikkat çekici şekilde giyinmemeleri emredilmiştir. Kadınların bu şartlara uyarak diledikleri kumaştan, diledikleri renk, desen ve şekilde bulundukları yerin âdetine göre giyinmeleri, arzûlarına bırakılmıştır. Belli bir örtüyle örtünmeleri şart koşulmamıştır. Erkekler ise, muhakkak sûrette örtmeleri emredilen uzuvlarını, çok dar olmayan giyeceklerle örtmeleri şarttır. İslâmiyet, giyim ve kuşam konusunda ana prensipler vazederek ve kendinin koyduğu bu hükümlere aykırı düşmeyen millî örflere ve âdetlere uyarak giyinmeyi, örtünmeyi istemektedir. Örtünmesi gereken yerlere "avret mahalli" denilmiştir. İslamiyette kadınların örtünmesini bildiren hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır: (Mecmaul-enhür)deki hadisi şerifte, Peygamberimiz, "Hür kadının, yüzünden ve iki eli ayasından başka, bütün bedeni avrettir" buyurdu. "Gözlerin zinası (şehvetle) bakmak, dilin zinası (haramı) konuşmaktır." (Buhari) "Ya Ali! Harama (tesadüfen) bakışın ardından (kasıtlı) olarak tekrar bakma; çünkü, şüphesiz (tesadüfen olan) birincisi sana (muaf)tır ve (kasıtlı olan) sonuncusu sana muaf değildir." (Tirmizi ) Hazreti Âişe buyurdu ki: Allahü teala, "Mü'min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar!" âyetini indirince onlar eteklerinden kesip hemen onunla başlarını örttüler." (Buhari) "Ebû Bekir'in kızı Esmâ (ki Âişe validemizin ablasıdır) ince bir elbise ile örtülü olarak Resûlullahın huzuruna girdi. Resûlullah ondan yüzünü çevirdi ve kendi mübarek yüzünü ve ellerini işaret ederek; "Ey Esmâ! Kadın ergenlik çağına ulaşınca vücudunun şurası ve burası dışında kalan yerlerinin görülmesi (gösterilmesi) caiz değildir" buyurdu. (Ebu Davud) Hazreti Âişe bildirir: "Resûlullah efendimiz, "Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kadın ergenlik çağına varınca yüzü ve elleri dışında herhangi bir yerini açması helâl değildir!" buyurdu. (Buhari) Örtülü çıplaklar! (Müslim) ve (Muvatta) kitaplarındaki hadisi şerifte, "Örtülü çıplak ve başları deve hörgücü gibi yükseltilmiş kadınlar, Cennete girmeyecek. Kokusunu bile duymayacaklardır. Halbuki, Cennetin kokusu, çok uzaklardan duyulacaktır" buyuruldu. Bu hadisi şerif, kadınların ince, şeffaf veya cilde yapışık dar elbise, çorap, baş örtüsü ile örtünmelerini ve saçlarını, başlarının üstünde küme yapmalarını yasak etmektedir. Böyle örtünmek, çıplak gezmek gibidir. İmam-ı Gazali hazretleri, (Kimya-i seadet) kitabında buyuruyor ki: "Kadınların, kızların, başı, saçı, kolları, bacakları açık sokağa çıkmaları haram olduğu gibi, ince, süslü, dar, hoş kokulu elbise ile örtülü çıkmaları da haramdır. Böyle çıkmalarına izin veren, razı olan, beğenen anası, babası, kocası ve kardeşi de, onun günahına ve azabına ortak olurlar."