Tarihsellik zırvası

A -
A +

Batı Hıristiyan âlemi, savaşla, güç kullanarak İslamı yok edemeyeceğini anlayınca, 18. yüzyıldan itibaren, taktik değiştirerek İslamı içeriden yıkmaya yöneldi. Bunun için, adı İslam olan gerçekte İslam ile ilgisi olmayan akımlar, fraksiyonlar ortaya çıkarttılar. Bunları el altından desteklediler. Dinde reform, modernizm, tarihsellik... gibi akımlar bu tür çalışmaların bir ürünüdür. Bu akımlarla önce, İslamı bozulmadan, orijinal haliyle bizlere ulaştıran alimlere karşı itimat sarsıcı faaliyetlerde bulundular. Hemen arkasından, mevdu idi, uydurma idi, tarihseldi iddiaları ile Hadis-i şeriflere karşı itimat sarsıldı. Şimdi sıra geldi Kur'an-ı kerime. Şimdi de, "Tarihsellik" safsatası ile Yüce Kitabımız Kur'an-ı kerim hakkında şüphe ve tereddütler oluşturma peşindeler. İslam düşmanlarının oyununa gelmemek için, tarihsellik nedir, bu yolla ne yapılmak isteniyor bilmemiz gerekiyor. Tarihselciler, "Kur'an, tarihsel bir metindir. Nazil olduğu çağdaki insanlara göre hükümler getirmiştir. Dolayısıyla günümüz şartlarına göre, yeni yorumlarlar ve hükümler gerekir. Bu hükümler, Kur'an'ın açık hükümlerine aykırı bile olsa bu yapılmalıdır. Hadisler için de aynı yaklaşım lazımdır." Tarihselciler, böylece, ahkam âyetlerini yok farzedip İslamiyeti ilahi bir din olmaktan çıkartıp beşeri bir sistem haline getirmek istiyorlar. Yani adı İslam olan, gerçekten İslam ile ilgisi olmayan tamamen ahlaki değerleri havi bir inanç sistemi ortaya çıkartmak istiyorlar. Tarihsellik (tarihte kalmış, miadını doldurmuş) fikrin ilk ortaya atan Necmeddin et-Tûfî sayılır. Tûfî, ibâdetlerde değil, fakat mânâ ve gâyelerini aklın kavrayabileceğini iddia ettiği, muamelât ve dünyevî siyâsete dair ahkâmın, dayanağı ne olursa olsun, zamanın değişmesiyle maslahata uygun olarak değiştirilebileceğini söylemiştir. Tûfî'nin, bu bozuk fikirleri itibar görmeyip unutulmuş iken, Musa Cârullah Beykiyef, Muhammed Abduh, Sir Ahmed Han, Cemaleddin Efgânî, Reşid Rızâ, Hamidulluh, Fazlurrahman, Muhammed Arkoun, Nasr Hamid Ebû Zeyd, Hasan Hanefî gibi kimseler tarafından yeniden canlandırıldı. Bu akımın önce gelenleri, faizi yasaklayan, çeşitli suçların cezalarını bildiren, kadının statüsünü belirleyen, miras taksiminin nasıl olacağını tayin eden ahkam ayetlerinin zamana göre değişebileceğini söylerken, daha sonra gelen ilahiyatçılar, namaz, zekat, hac gibi ibâdetlerde, hatta, Cennete, Cehenneme inanma gibi itikad ile ilgili ayetlerde de değişiklik olabileceğini iddia etmeye başladılar. Her Ehli Sünnet dışı akımda olduğu gibi bu yıkıcı akımda da, referans aldıkları kimse İbni Teymiyye'dir. Bunun için İbni Teymiyye Protestanlığın kurucusu Luther'e benzetilir. Tarihselciler İbni Teymiyye gibi kendilerine hareket noktası olarak aklı almışlar; akıl ile nakil çatışırsa, akıl esas alınır diyerek gerektiğinde nasslardan sarf-ı nazar etmeyi kabullenmişlerdir. Tarihselciler, Müslümanların geri kalmasının müsebbibi olarak İslamiyete uymayan, dinin emirlerini yerine getirmeyen Müslümanları değil, İslamiyetin kendisini görmektedirler. Suçlu olarak kendilerini değil dini görmekteler. Bu geri kalmışlıktan kurtulmak için de, dinin emir ve yasaklarının Batı'nın öngördüğü sisteme göre yeniden şekillenmesini istiyorlar. Başka bir ifade ile, Hıristiyanlıkta olduğu gibi, dinin hiçbir şeye karışmamasını sosyal hayattan tamamen çekilmesini, ilahi sistemin yerini, ahlaki, felsefi temele dayalı beşeri bir sistemlerin almasını istiyorlar. Bu akım hedefine ulaştığında, gerçek manada İslamiyet kalmayacağı için de, Batı rahat bir nefes alacak. Artık uykuları kaçmayacak!.. Müslümanları sömürmeleri, köleleştirmeleri daha kolay olacak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.