Geçen hafta, 31 Mart Olayı'nın yıldönümü; 100. yılı idi. (13 Nisan 1909; Rumi, 31 Mart 1325). Osmanlı Devleti'nin, resmi olmasa bile fiilen bitişi kabul edilen bu olayın gerçek yüzü hâlâ tartışılmaktadır. Kim veya kimler tarafından organize edildi, perde arkasında kimler vardı, bunlar tam netleşmiş değil. Olayın detayları tam olarak bilinemese de, perde arkasında İngiliz ve Alman masonlarının olduğu, kurdukları gizli bir örgüt olan İttihat ve Terakki cemiyetini maşa olarak kullanarak bu olayı gerçekleştirdikleri bilinen bir gerçektir. Bu olayı ve Osmanlının son devrindeki diğer olayları, hatta zamanımızdaki siyasi olayları tam anlayabilmek için "İttihat ve Terakki" hareketini, zihniyetini bilmek gerekir. Bu bilinmedikçe, dünkü ve bugünkü olayları doğru olarak yorumlamak, anlamak mümkün değildir. Bunun için önce, kısaca İttihat ve Terakki'yi tanıtmak, yarın da Otuzbir Mart Olayı'na değinmek istiyorum. BATILILARIN GERÇEK MAKSADI Osmanlı Devleti, "Hasta Adam" durumuna düşünce, Batılı devletlerin iştahı kabardı. Devleti içeriden yıkarak kendilerine daha çok pay sağlayacak gizli cemiyetler kurdular ve bunlara gizli destek verdiler. İşte bunlardan biri de, 21 Mayıs 1889'da gizli kurulan, İttihâd-ı Osmânî cemiyeti'dir. Daha sonra İttihat ve Terakki adını aldı. İtalyan Karbonari mason teşkîlâtını örnek alarak kurulan bu gizli cemiyet, hücreler hâlinde teşkilâtlandı. Cemiyet üyeleri, Pâris'te bulunan Jön Türklerle irtibatlı çalışıyorlardı. Nihai hedef olarak Osmanlı Devletini yok etme gayesini güden, ihtilâlci bir kimliğe sâhip olan ve kurucularının ekseriyetinin mason olması ile dikkat çeken bu cemiyet, ülke içinde veya dışında aynı gaye ile kurulan cemiyetleri kendine çekerek kaynaştırmayı başardı. Örgüt, ırkçılığı, güyâ Türk milliyetçiliğini öne çıkırttı. Bu, diğer milletlerin ayaklanmasını ve kopuşunu sağladı. Böylece milletler topluğundan meydana gelen Osmanlı Devleti çöktü. Gizli planlayıcıların maksadı da buydu. İslamiyetin hamisi durumundaki, Osmanlı Devleti'ni ve saltanatı yok etmek; Müslümanları başsız, korumasız hale getirmek. İttihat ve Terakki görevi gereği, Devletin başına büyük gâileler açtı. Bir oldu bittiye getirilerek Osmanlı Devletini, Birinci Dünya Harbine soktu. Pek çok vatan toprağı elden gitti; yüz binlerce Müslüman evlâdı şehid düştü. İktidarda kaldıkları on senede, üç kıtaya yayılmış altı yüz senelik koca bir imparatorluğu, korkunç bir ihtiras ve cehâlet ile târihin derinliklerine gömen İttihat ve Terakki'dir. Birkaç milyon kilometre kare olarak devraldıkları bir memleketi, birkaç yüz bin kilometre kareye kadar küçülttüler. OSMANLI'YI YIKMAK İÇİN KURULDU İttihatçılar, gerçek yüzlerini hep sakladılar. Mensuplarının çoğu, teşkilatın Osmanlıyı yıkmak için kurdulduğunun farkında değildi. Türk ve İslâm düşmanlarıyla işbirliği yaptıkları, bünyelerinde bunlara yer verdikleri halde, Müslüman, Türkçü ve milliyetçi bir çizgi takip eder göründüler. Cemiyetin ideoloğu Ziya Gökalp idi. Fakat, kendisi mason idi. Türk ve Müslüman düşmanı Yahudi Emanuel Karaso ve Ermeni Hallaçyan gibileri İttihat ve Terakkinin ileri gelen elemanlarındandı. Cemiyeti yöneten genel merkez üyesi yedi kişinin kimlikleri, meşrûtiyet îlân edildikten sonra bile açıklanmadı. Üyeler, masonların merâsimlerine benzer usûllerle cemiyete alınırdı. Rehber üyelerce tavsiye edilen ve uygun görülen kişiler, tahlif heyeti (yemîn kurulu) önünde yemin ederlerdi. Heyet başkanı, önce cemiyetin gayesini, cemiyet üyeliğinin taşıdığı sorumluluğu aday üyeye anlatır, sonra yemini okurdu. Aday üye, hangi dine inanıyorsa kutsal kitabına, hançer ve tabanca üzerine el basarak yemini tekrarlardı. Cemiyetin amaçlarına aykırı hareket eden, ihanet eden üyeler için merkez heyetleri, mahkeme gibi yargılama yaparlar ve suçluyu ölümle cezâlandırırlardı. Nihayet on yıllık korku ve zulüm devri bitti. Fakat, geride zihniyetleri kaldı. Halk düşmanlığı; halkı sürü olarak örmek, bölücülük, partizanlık hastalıkları, İttihatçıların cemiyetimize adapte ettiği alışık olmadığımız kötü örneklerden sâdece birkaçıdır.