İnsanın, günahlarını düşünmesi ve bunlara tövbe etmesi, tâatlarını, ibâdetlerini düşünüp, bunlara da, şükür etmesi lâzımdır. Mahlûklardaki ve kendi bedenindeki ince san'atları, düzenleri, birbirlerine olan bağlılıklarını düşünerek de, Allahü teâlânın varlığını ve büyüklüğünü anlaması lâzımdır. Mahlûkların, varlıkların hepsine "Âlem" denir. İnsana "Âlem-i sagîr" denir. İnsandan başka varlıkların hepsine "Âlem-i kebîr" denir. Âlem-i kebîrde olan herşeyin, âlem-i sagîrde, bir nümûnesi, benzeri vardır. İnsanın kalbi, rûh âlemine açılan bir kapıdır. Kâfirlerde bu kapı kapanmış, harâb olmuştur. Bunun için, kâfirlerin rûh âleminden haberleri yoktur ve olamaz. Kalbin hayat bulması, rûh âlemine açılması için tek çâre, tek ilâc, iman etmesidir, Müslüman olmasıdır. Müminin kalb kapısından Âlem-i emre girmesi ve bu âlemde sonsuza, ebedî hayata ilerlemesi için, çalışması lâzımdır. İslâmiyetin sekiz ana ilminden biri olan "Tasavvuf" ilmi, bu çalışmaları öğreten, muazzam bir ilimdir. Bu ilmin mütehassıslarına "Velî" ve "Mürşid" denir. Tıb ve fen fakültelerinde okuyup da, mahlûklardaki san'at inceliklerini, aralarındaki hesâblı bağlantıları gören ve anlıyabilen aklı başında bir kimsenin, Allahü teâlânın varlığına, birliğine, büyüklüğüne, ilmine, kudretine inanmaması mümkün değildir. İnanmıyanın, anormal, geri kafalı, câhil olması, yâhud inâdcı, şehvetlerine düşkün bir budala olması veya nefsine esîr olmuş, işkence yapmaktan zevk alan, zâlim bir sadist olması lâzım gelir. Kâfirlerin hayat hikâyeleri incelenirse, bu üç kısmdan biri olduğu hemen meydana çıkar. Hadîs-i şerifte, "Varlıklardaki nizâmı düşünerek Allahü teâlâya iman ediniz!" buyuruldu. Astronomi okuyup da, yer küresinin, Ay'ın, Güneş'in ve bütün yıldızların boşlukta dönmelerinde ve birbirlerinden uzaklıklarında bulunan düzeni, hesâbları anlıyan kimsenin, imanı artar. Dağların, madenlerin, nehirlerin, denizlerin, hayvanların, bitkilerin, hattâ mikropların yaratılmasında, çeşitli faydalar vardır. Hiçbiri boş yere, lüzûmsuz yaratılmamıştır. Bulutlar, yağmurlar, şimşekler ve yıldırımlar, yer altındaki sular ve enerji maddeleri ve hava, kısaca her varlık belirli hizmetler, belli vazîfeler yapmaktadır. İnsanlar, bu sayısız mahlûkların, sayılamıyacak hizmetlerinden bugüne kadar pek azını anlıyabilmiştir.