İnsanlar bir âlem oldu! Artık, kimin ne zaman, nasıl tepki vereceğini tahmin etmek pek kolay olmuyor. Daha da ilerisi, bakıyorsunuz olumlu tepki vermesi gereken tam tersine olumsuz tepki veriyor; olumsuz tepki vermesi gereken de olumlu tepki veriyor. Kısacası her şey tersine döndü. Örnek mi istiyorsunuz, işte size tipik bir örnek: Geçenlerde Milli Savunma Bakanı Sayın Vecdi Gönül'ün, "Avrupa'da yaşayan 450 milyon insandan yüzde 27'si gayri meşru. Avrupa, kadının kıymetini bilmiyor, Türk kadını evinin süsü, erkeğin şerefidir" sözlerine büyük tepki geldi. Bu sert tepki kimden geldi biliyor musunuz; kadın siyasetçiler ve kadın haklarını savunan örgütlerden. Bir kadın siyasetçi, Avrupa'daki hemcinslerinin nasıl doğum yaptığının Gönül'ü ilgilendirmediğini belirterek, "Asıl Türkiye'deki kadınların sorunlarıyla uğraşması gerek" diye tepki gösterdi. Bu kadınların sorunu değil mi? Bir başka bayan siyasetçi de, "O ülkelerdeki çocukların nasıl doğdukları onları ilgilendirir. Avrupa'da kaç kişinin evlilik dışı doğduğundan ona ne?" diye cevap verdi. Bir başka bayan da, "Kadın evin süsüdür"ü kafaya takmış. Bu onu koltuk, vazo, dolap gibi, evin malı olarak görmektir, diyor. Bir kadın örgütü başkanı da, 'Kadın evin süsüdür' anlayışı ile kadının, erkeğin malı olarak görüldüğü iddiasında bulunuyor. Bir başkasının tepkisi de, sayın bakanın 'Kadın erkeğin şerefidir' sözüne. Ne günlere kaldık. Sayın bakan, kadının ve ailenin toplumdaki önemini vurgulamak, başka bir ifade ile kadına ve çocuklara sahip çıkmak adına bir söz söylüyor; kadınlarımız teşekkür edeceklerine en ağır şekilde onu suçluyorlar. Namusu, şerefi savunmak da demek ki artık suç oluyor! Bugün bu insani değerleri savunmayan aksine, serbestlik, özgürlük adına yok eden Batı'nın durumu ortada! 1950'li yıllarda, İsveç Parlamentosu, cinsel özgürlüğü kısıtlayan bütün yasaları bir çırpıda ortadan kaldırmıştı. Peki bu serbestliğin neticesinde ne oldu? Bu furya her gün hızını daha da artırarak ilerledi, her türlü sapık ilişkiler boy göstermeye başladı. Bununla da kalmadı; arkasından alkolizm ve uyuşturucu furyası başladı. Bu sapıklıklar tabiî bir hâl aldı. Böyle olmayanlar ayıplanmaya, aşağılanmaya başlandı. Artık iş çığırından çıkmıştı İsveç'te. Birtakım ruh ve sinir hastalarının yaşadığı, intihar olaylarının en önde olduğu bir ülke oldu İsveç. Mutluluk için yaptıkları yanlış tedavi sonunda, İsveç; alkol ve uyuşturucu müptelâsı, ruhen tükenmiş bunak, melânkolik, şizofren insanlarla dolu mutsuzlar ülkesi oldu. Aile hayatı yok oldu. Aile şirket hâline dönüştü. Karı-koca arasındaki sevgi ve muhabbetten eser kalmadı. İsveç, "Açık hava akıl ve ruh hastalıkları hastanesine"dönüştü. Yalnız İsveç mi? Hayır. Bu bulaşıcı ruh hastalığı, kısa zamanda, diğer Avrupa ülkelerine, Amerika'ya da yayıldı. Bütün bunlar niçin oldu? Batı,insan tabiatını zorladı. İnsan neslinin devamı için zorunlu olan kadın erkek ilişkisindeki meşru sınırı kaldırdı. Hâlbuki sınırsızlık hayvanlara mahsustur. Onlar bile, ihtiyacını gördükten sonra durmasını bilirler. Aşırılık olmaz onlarda. Allahü teâlâ onları öyle yaratmış. İnsana "cinsel özgürlük" vermek, onları hayvan yerine koymak olur! Batı, düz yoldan giden insanları, uçuruma yuvarladı. Uçuruma giden insanın helâk olmadan duramayacağını hesaba katmadı. Yaratıcının, insanın bedenen ve ruhen sağlıklı olabilmesi için bildirdiği kuralları hiçe saydı. Her türlü aşırılığı ve sapıklığı doğru kabul etti. Yanlış tedavi uyguladı. İnsana ilâç yerine zehir şırınga etti. Neticesinde de insanlar, insanlıktan çıktı... Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29