"Tesettür dînî bir vecîbedir!"

A -
A +

Günümüzde tartışılmaması gereken şeyler tartışılıyor, tartışılması gereken şeyler tartışılmıyor. Ahir zamanda olduğumuz için olsa gerek... Tarşılmaması gereken şeylerin başında din gelir; dinin iman esasları ve emirleri gelir. Tartışılması gereken şeylerin başında da bilim ve teknoloji gelir. Bilim ve teknolojide neredeyiz, üniversitelerimizin dünya sıralamasındaki yeri nedir, bunları tartışmıyor; her gün dini ve dinin emirlerini tartışıyoruz. Dinin emir ve yasakları 1400 yıl önce bildirilmiş, günümüze kadar tartışmasız bir şekilde tatbik edilmiştir. Son yıllarda en çok tartışılan dînî konu ise, kadının dindeki yeri ve örtünme şekli. Halbuki, kadının örtünme şekli; beş vakit namaz, oruç, zekat ve hac gibi açık bir şekilde bellidir. Buna rağmen bu konu tartışılıyor ise burada bir art niyet aramak lazımdır. Bu konu, bir devlet kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığı'na da sorulmuş, Din İşleri Yüksek Kurulu, âyet-i kerimeler, hadis-i şerifler ve fıkıh kitapları ışığında şüphe götürmez bir şekilde konuya açıklık getirmiştir. Yüksek Kurul'un, başörtü meselesinin ilk gündeme geldiği zamanlarda verdiği, 3.2.1993 tarih ve 6 nolu kararı özetle şöyle: Yüksek Kurul'un fetvası İslâm dininde kadının kıyafeti ile ilgili olarak zaman zaman sorulan sorular dolayısıyla konu, kurulumuzca ele alınıp incelendi: Nûr Suresi'nin 30. ayetinde, mü'min erkeklerin harama bakmamaları, namus ve iffetlerini korumaları emredildikten sonra 31. ayetinde kadınlarla ilgili olarak meâlen, "Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini (bakmaları haram olan şeylerden) çevirsinler, edep yerlerini korusunlar, -kendiliğinden görünen müstesna- zinetlerini açmasınlar, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar!" buyurulmaktadır. Görüldüğü gibi bu iki ayette hem erkeklerin hem de kadınların harama bakmamaları, edep yerlerini iyice örtülü tutup, iffet ve namuslarını zina, fuhuş ve onlara sebep olabilecek durumlardan korumaları emredilmektedir. Hazreti Peygamber de, "...Gözlerin zinası şehvetle bakmaktır..." buyurarak harama bakmayı, göz zinası olarak nitelemiştir. İslâm âlimleri, yukarıda mealleri yazılı âyetlere ve konuyla ilgili hadislere dayanarak, erkeklerin ve kadınların, nikâhlı eşleri dışında herhangi bir kimseye şehvetle bakmalarının haram olduğu üzerinde müttefiktirler. Cahiliye devrinde başını örten kadınlar, başörtülerini enselerine bağlar veya arkalarına salıverirlerdi. Allahü teâlâ, bu âyetle, İslâm'dan önceki bu âdeti kesinlikle yasaklayarak mü'min kadınların -yüz ve eller hariç- zinetlerini, zinet yerlerini açmamalarını ve başörtülerini; saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun, gerdan ve göğüslerini iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmalarını emretmiştir. Bu âyet-i kerime nazil olunca, yukarıda rivayet edilen hadislerle de sabit olduğu üzere, ensar ve muhacir kadınların, başlarını örtmeye acele etmeleri, Hazreti Peygamber'in "ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını" bildirmesi, yine Hazreti Peygamber'in işaret ederek, "Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ergenlik çağına gelince yüzü ve şuraya kadar elleri hariç, herhangi bir yerini açması caiz değildir" buyurması; sözkonusu âyetteki emirlerin vücub için olduğuna, kadınların yukarıda sayılan zinet yerlerini örtmekle yükümlü olduklarına delalet etmektedir. Örtünün sınırı ve şekli Bu itibarla örtünün; saçın, ten renginin veya zinetlerin görülmesine engel olacak kalınlıkta, vücut hatlarını göstermeyecek nitelikte olması gerekir. Bu konuda, yukarıda meali zikredilen hadis-i şerifler dışında, daha pek çok hadis-i şerif bulunmaktadır. Ahzâb Suresi'nin 60. ayetinde de, Müslüman hanımların evlerinden çıkarken, üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafeti ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir. NETİCE OLARAK: 1. Gerek erkeklerin ve gerekse kadınların gözlerini haramdan korumaları, 2. Kadınların, vücudun el ve yüz dışında kalan kısımlarını, aralarında dinen evlilik caiz olan erkekler yanında, vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise (örtü) ile örtmeleri, 3. Başörtülerini, saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları, dinimizin; Kitab, Sünnet ve İslâm âlimlerinin ittifakı ile sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları dînî bir vecîbedir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.