Kötü huy olan tezellül, aşağılık ile güzel huy olan tevazuyu karıştırmamak gerekir. Her san'atı ve ticâreti yapmak, maaş, ücret karşılığında mubâh olan işleri yapmak, meselâ çobanlık, bahçıvanlık yapmak, inşâatta ve hafriyâtta çalışmak ve sırtında yük taşımak tezellül değildir. Peygamberler "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" ve Velîler "rahime-hümullahü teâlâ" bunları yapmışlardır. Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını temîn için çalışmak farzdır. Başkalarına yardım için her türlü kazanç yolunda çalışarak daha fazla kazanmak mubâhdır. İdrîs aleyhisselâm terzilik yapardı. Dâvüd aleyhisselâm demircilik yapardı. İbrâhîm aleyhisselâm zirâat ve kumaş ticâreti yapardı. İlk olarak kumaş dokuyan Âdem aleyhisselâmdır. Din düşmanları, ilk insanların ot ile örtündüklerini, mağarada yaşadıklarını yazıyorlar. Bu yazılarının hiçbir vesîkası yoktur, uydurmadır. İsâ aleyhisselâm kunduracılık yapardı. Nûh aleyhisselâm marangozluk, Sâlih aleyhisselâm çantacılık yapardı. Peygamberlerin çoğu "aleyhimüssalevâtü vetteslîmât" çobanlık yapmıştır. Hadîs-i şerifte, "Evinin ihtiyâclarını alıp getirmek kibirsizlik alâmetidir" buyuruldu. Resûlullah "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" mal satmış ve satın almıştır. Satın alması daha çok olmuştur. Ücret ile çalışmış ve çalıştırmıştır. Mudârebe şirketi ve ortaklık yapmıştır. Başkasına vekîl olmuş ve vekîl yapmıştır. Hediyye vermiş ve almıştır. Ödünç ve âriyyet mâl almıştır. Vakıf yapmıştır. Dünya işi için kimseye kızmamış, kimseye incitecek şey söylememiştir. Yemîn etmiş ve ettirmişdir. Yemîn ettiği şeyleri yapmış, yapmayıp keffâret verdiği de olmuştur. Latîfe yapmış ve söylemiş, latîfeleri hep hak üzere ve faydalı olmuştur. Yukarıda sayılanları yapmaktan çekinmek, utanmak, kibir olur. Çok kimseler burada yanılırlar. Tevazu ile tezellülü birbiri ile karıştırırlar. Nefs, burada çok kimseleri aldatır. Fakirlik, tezellüle sebep olmamalıdır. Çünkü, fakirlik utanılacak bir şey değildir. Müslüman, Allahü teâlâ emr ettiği için rızk kazanmağa çalışır. Çalışırken, ibâdetlerini terk etmez ve haram işlemez. Kazanırken de, kazandığını sarf ederken de, İslâmiyete uyar. Böyle kimseye zenginlik de, fakîrlik de faydalı olur. Dünya ve âhıret saadetine kavuşmasına sebep olur. Fakat, nefsine uyarak, sabır ve kanaat etmiyen kimse, Allahü teâlânın kazâ ve kaderine râzı olmaz. Fakîr olunca, az verdin diye, i'tirâz eder. Zengin olursa, doymaz, daha ister. Kazandığını haramlara sarf eder. Zenginliği de, fakîrliği de, dünyada ve âhırette felâketine sebep olur.