Tuhaf
bir bilgi
yarışması
7 Nisan 2009 01:00
Kur'an-ı kerimi anlamak için, onun açıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyaç vardır. Hadis-i şerifleri de anlamak için âlimlere ihtiyaç vardır. 14 asırdır din bize bu yol ile geldi. Farklı yol tutan, yolda kalır; kurda kuşa yem olur.
İş iyice ayağa düştü. Daha doğrusu düşürüldü. Fakat kimsenin bundan haberi yok. Hatta çok kimse hizmet yaptığını, dinin öğrenilmesine vasıta olduğunu zannediyor. Bunun için de hatırı sayılır maddi destekte de bulunuyor. Farkında olmadan, İslam düşmanlarının sinsi dini yıkma faaliyetlerine katkıda bulunduğundan, düşman safında yer aldığından haberi yok.
Neden bahsettiğimi herhalde merak ettiniz; açıklayayım: Geçen gün, oturduğum sitedeki bloka girdiğimde, girişteki bütün posta kutularına bırakılmış, ofset baskı gayet güzel hazırlanmış bir broşür gördüm. Hatta bazıları da yere düşmüş ayak altında dolaşıyordu.
Neyin nesi diye merak edip alıp inceledim. Baktım içinde birçok âyeti kerime meali var. Broşürün konusu da buymuş zaten. Son yılların modası olan bilmem ne platformunun düzenlediği, Kur'anı Anlama Bilgi Yarışması imiş. Otuza yakın kuruluş da buna destek veriyormuş. Test usulü, meal anlama yarışması yapılacakmış. Bu âyetten ne anlıyorsun, Cenab-ı Hak bu ayet ile bize ne mesajı vermek istiyor .. gibi sorular var. Yarışmada dereceye girenlere para, dizüstü bilgisayar, umre gezisi... gibi ödüller vadediliyor.
MUHATAP PEYGAMBERLER
Yarışmanın gerekçesinde de şu açıklamaya yer verilmiş: "Yaratıcı, insanlık tarihi boyunca, her devirde insanları yalnız bırakmamış, mutlaka bir semavi kitap göndermiş. Bu kitapları okuyup anlayan, tatbik eden kurtulur. Bunun için bize gönderilen Kur'an-ı kerimi doğru okuyup anlamamız kaçınılmaz bir sorumluluktur. Bu gaye ile böyle bir yarışmayı düzenliyoruz."
Evet, her devirde semavi bir kitap vardı. Fakat, bu kitabı ümmetine açıklayan, ilahi mesajı yani murad-ı ilahiyenin ne olduğunu bildiren peygamberler de vardı. Sadece kitap kafi gelseydi, herkes kitaptan okuyup anlayabilseydi, sayıları yüz yirmi dört binden fazla olan peygamberin gönderilmesi luzumsuz olurdu.
Cenab-ı Hakkın gönderdiği kitapların birinci derece muhatabı peygamberlerdir. Dolayısıyla, onların kitaptan ne anladıkları önemlidir; insanların değil. Bunu görmemezlikten gelip, herkesin Kur'an-ı kerimi anlamasını istemek, dolaylı yollarla buna zorlamak, bunu bir marifetmiş gibi sunmak insanlara zulümdür, peygamberin görevini gasbetmektir. İşin bu vahametini düşünemeyenlere sesleniyorum: Lütfen ne yaptığınızın farkına varın. Yüzyıldır, İngilizlerin; fıkıh kitaplarını, alimleri, mezhepleri bertaraf edip, doğrudan Kur'ana yönlendirme ve bu şekilde dinden uzaklaştırma ve soğutma, projesine destek olmayın!
Kur'an-ı kerim mealini herkesin okuyup anlamasının gerekli olduğunu söyleyenler, Yusuf suresinin, "Biz Kur'anı Arapça olarak indirdik, umulur ki, siz onu anlarsınız" mealindeki 2. âyet-i kerimesini öne sürüyorlar. "Ey Resulüm, Kur'an-ı kerimi insanlara açıklaman için indirdik" (Nahl 44), mealindeki âyet-i kerimeyi görmemezlikten geliyorlar. Yukarıdaki ayeti kerime tefsirlerde özet olarak şöyle açıklanıyor:
"Biz Kur'an-ı kerimi herhangi bir lisan ile değil, en geniş, en açık, en ahenktâr olan Arap lügatı üzere indirdik. Eğer akıllıca düşünürseniz, bu Kitabın ulviyetini, kendisinin bir şaheser, hükümlerinin, tesirli sözlerinin, bütün insanlığa hitap ettiğini anlar, müslüman olmayı en büyük bir vazife, en yüksek bir saadet telakki edersiniz. Ey Araplar, Kur'an-ı kerim, sizin lisanınızla indi. Bugüne kadar birçok edebiyatçının, şairin sözünü dinlediniz. Hiçbirisine benzemiyor. Bunun insan sözü olmadığını, İlahi bir kelam olduğunu düşünürseniz, anlarsınız. "
KURDA KUŞA YEM OLMAK
Kur'an-ı kerimi anlamak için, onun açıklaması olan hadis-i şeriflere ihtiyaç vardır. Hadis-i şerifleri de anlamak için âlimlere ihtiyaç vardır. Bu bakımdan Peygamber efendimiz, İslam'a, Kur'ana tâbi olmak isteyenin bir âlime, bir mezhebe bağlanmasını; bunun fıkıh kitabı ile amel etmesini emrediyor. "Âlimlere tâbi olun!" (Deylemi) buyuruyor. 14 asırdır din bize bu yol ile geldi. Bundan sonrası da bu yoldan gitmeye bağlı. Farklı yol tutan, yolda kalır; kurda kuşa yem olur.