İslâmiyet, fen ilimlerini, teknolojiyi, sanatı, endüstriyi emretmektedir. Bunlar imanla beraber atbaşı götürülürse netice alınabilir. Osmanlılarda ve diğer islam devletlerinde, itikâd bozulup, İslâmiyete bağlılık gevşedikçe, duraklama, gerileme başladı. Nihâyet yok oldular. (Eş-şer'u tahtesseyf) hadîs-i şerîfinin haber verdiği gibi, islâm güneşi batarak İslam ahlakından mahrum kalınınca yeryüzü bugünkü hâlini aldı. Büyük Selçuklu hükümdârı Muhammed Alparslan'ın, ikiyüzbin kişilik orduya karşı, kırkbin kahraman ile kazandığı zaferden sonra, Anadolu'ya gelip yerleşen ve Batı Türkleri diye anılan, biz Oğuz Türklerini, Hıristiyan Avrupalılar, çok kere, haçlı rûhu ile birleşerek, Anadolu'dan çıkarmak için saldırdıkları hâlde, bugün hâlâ ayakta olmamız, milletin kalbinde bulunan sağlam imanın neticesidir. Onbirinci asırda Türklerin, üç istikâmette, yayılma hareketini biliyoruz: Birincisi, Gaznevî hükümdârları emrinde, Kalaç ve diğer Türk boylarının, Hindistân'a olan yayılmalarıdır ki, buralara islâm dînini ve medeniyyetini de götürdüler. Bugün Hindistân'da yüzmilyonu aşan bir müslüman topluluğunun bulunması, bu istîlâ hareketinin bir netîcesidir. İkincisi, Oğuz Türklerinin, İrân'dan geçerek, Malazgirt zaferinden sonra, Bizans elinde bulunan Anadolu'yu istîlâsıdır. Oğuzlar da, islâm dîni ile müşerref olarak gelmiş idi. Bugün, aradan asırlar geçtiği hâlde, ancak müslümân olarak kalışları sayesinde, yine Anadolu'da oturuyor ve dünyâ siyasetine karışıyor. Üçüncü istîlâ hareketi, Karadeniz'in kuzeyinden, Balkanlara doğru oldu. İçlerinde bir kısım Oğuzlar da bulunan Peçenek ve Koman Türkleri, Balkan yarımadasına yerleşti. Ne yazık ki, bunlar islâm dîni ile şereflenmiyerek gelmişti. Etrâflarını saran Hıristiyan devletlerin baskısı ile, kısa zamanda kendiliklerini unuttular. Ananelerini kaybettiler. Eridiler, yok oldular. Hindistân'da, Anadolu'da ve başka yerlerde, bugün yaşamakda olan soydaşları gibi olamadılar. Bunlar niçin yaşıyamadı? Bunlardan kim ve ne kaldı? Bu, niçin böyle oldu? Görülüyor ki, Türk devletlerini ve milletlerini, ayakta tutan, yaşatan, büyük ve başlıca kuvvet, imandır ve islâm dîninde, çok kuvvetli bulunan adâlet, iyilik, doğruluk ve fedakârlık kudretidir.