Fudayl bin İyâd hazretleri önceleri, eşkıyâ reisi olup, yol kesicilik yapar, kervanları soyardı. Böyle olmasına rağmen oruçlarını tutardı. Bir gün yine bir kervanı soydular. İşlerini bitirince yemek yemek için oturdular. Kervanın sâhiplerinden birisi gelip; "Reisiniz kimdir?" diye sordu."O, burada değil! Şu ağacın altında namaz kılıyor" dediler. "Niçin sizinle berâber yemek yemiyor?" deyince; "O, oruçludur" dediler. Bir gün büyük bir kervanı çevirdiler. Kervan içinde bulunan zengin birisi, eşkıyâları fark etti ve; "Altınlarımı öyle bir yere saklayayım ki, eşkıyâlar eşyâlarımızı alırsa geriye bunlar kalsın" düşüncesiyle kervandan ayrılıp uygun bir yer aramaya başladı. Bir çadır gördü, hemen oraya koştu. Orada, sırtında abası, başında külâhı olan biri namaz kılıyordu. Ona, bir miktar parası olduğunu ve emânet etmek istediğini bildirdi. Fudayl bin İyâd, çadırın içine girip bir köşeye bırakmasını işâret etti. Gelen kimse altınları bırakıp kervanın yanına dönünce, eşkıyâların kervandaki eşyâları alıp götürdüklerini gördü. Kervan hareket edecekken verdiği altınları almak üzere çadırın yanına döndü. Baktı ki, eşkıyâlar kervandan aldıkları malları paylaşıyorlar. Adam şaşırdı. Fudayl; "Bıraktığın yerden al!" dedi. Adamlarına da, "O, bana hüsn-i zan etti. Ben de Allahü teâlâya hüsn-i zan ediyorum. Ben o kimsenin, benim hakkımdaki iyi niyetini doğru çıkardım. Ola ki, Allahü teâlâ da benim kendisi hakkındaki hüsn-i zannımı doğru çıkarır" dedi. Bir gün yoldan bir kervan geçiyordu. Kervandan biri, Kur'ân-ı kerîmin; "Îmân edenlere vakti gelmedi mi ki, kalpleri Allah'ın zikrine ve inen Kur'ân-ı kerîme saygı ile yumuşasın!.." (Hadîd sûresi: 16) meâlindeki âyet-i kerîmesini okudu. Bu âyet-i kerîme kendisine öyle tesir etti ki, gönlünden yaralandı. İçinden; "Geldi, geldi. Hattâ geçti bile!" diyerek kendinden geçmiş bir halde şaşkın ve mahcup olarak bir harâbeye sığındı. Yolda karşılaştıklarına, "Yaptıklarıma pişman olup tövbe ettim. Bundan önce, nasıl siz benden kaçmışsanız, şimdi de ben sizden kaçmaktayım, aynı işleri yapmaktan uzaklaşmakta ve sakınmaktayım" diyerek tövbe ettiğini bildirdi. Kıldığı namazlar, tuttuğu oruçlar ona tevbe kapısını açtı. Bundan sonra, her tarafı gezerek, üzerinde hakkı olanları buldu ve fazlasıyla ödeyerek hepsi ile helallaştı. > Tel: 0 212 - 454 38 21 www.mehmetoruc.com e-mail: mehmet.oruc@tg.com.tr