Ülkemizdeki cinsellik istismarı

A -
A +

Günümüzde dünya küçüldü, dünyanın öbür ucunda bir ahlaksızlık, hayasızlık akımı başladıysa, dünyanın diğer ucundaki insanlara TV'ler ve internet ile aynı anda ulaşabiliyor. Dolayısıyla, toplum olarak bu tehlikelerle biz de karşı karşıyayız. Gün geçmiyor ki, medyada taciz, tecavüz haberleri çıkmasın. Özellikle, öğrenim süresince okullarımızdaki bu tür olayların çokluğu fuhşun hangi noktaya geldiğini göstermesi bakımından önemlidir. Taciz, tecavüz olaylarının 12-13 yaşa inmesi tehlikenin boyutunu göstermesi bakımından kaygı verici. Ortaöğretim çağındaki 3 bin 500 genç arasında yapılan bir araştırma, cinselliğin ilköğretim çağlarına kadar düştüğünü gösteriyor. Araştırmaya göre, gençlerin yüzde 80'ni flört yapıyor. Bunların da yüzde 25'i 13 yaş ve altında. Bu tehlikeli gelişme beraberinde birçok olumsuzlukları da getiriyor. Nitekim, Jinemed Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Teksen Çamlıbel, 18 yaş ve altında kürtaj patlaması yaşandığını belirterek, "Cinsel ilişki yaşının düşmesi, kürtajı artırdı, 18 yaşından küçükler, ailelerinden habersiz gizlice kürtaj oluyor. Ancak bu kürtajlar, birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Kalıcı arazlar bırakıyor." dedi. Peki, cinselliğin bu kadar yoğunlaşmasının, toplum için tehlikeli hal almasının sebebi nedir? Öğrenim için gönderilen çocukların derslerinden çok bu işlerle meşgul olmalarının sebebi, bunlara her ortamda cinsellik pompalanmasındır, beyinlerinin meşgul edilmesidir. Televizyon dizilerinde, reklamlarda, internette devamlı cinsellik pompalanmaktadır. Cinsellik, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar ön planda; ekranda, filmde, klipte, defilede, dizide hep başrolde. Bu yetmiyormuş gibi, bir de ailelerin ilgisizliği, hatta teşviki yangını körüklüyor. Sen bir taraftan gençlere her fırsatta cinsellik pompalayacaksın, sokaktaki, okuldaki yaşayışını kontrol etmeyeceksin, ardından kapalı bir ortamda yalnız kalmalarına imkan vereceksin sonra da, bir şey olduğunda şunu bunu suçlayacaksın. Adama demezler mi: Suç sende, atalarımızın, "ateşle barut bir arada bulunmaz!" sözünü hiç duymadın mı? Çünkü bu eğilim, kadın ve erkeğin yaratılışında var. Bu düşünce, bu dürtü sayesinde insan nesli devam ediyor. Bu düşünce, arzu istek olmasa, bugüne kadar insan nesli çoktan tükenmişti. Bu arzuyu yok etmek mümkün olmadığına göre, geriye kontrol altına almak ve meşru ölçüler dahilinde gidermek kalıyor. Hastalık da, tedavisi de belli. Çocuklarımıza, her gün her saat cinselliği hatırlatan, dürten yayınlara, yaşayışlara mani olmak elimizde değil ise de, en azından çocuklarımızı bunlardan uzak tutmak bizim elimizde. Günün her saatinde, nerede, kiminle bilmemiz gerekir. Zaman kötü, çocuklarımıza sahip olamıyoruz, diyerek ipin ucunu tamamen bırakmak onlara yapılabilecek en büyük kötülüktür. Ümitsizliğe kapılmadan elimizden gelen her türlü tedbiri almak zorundayız. Yoksa son pişmanlık fayda vermez! (Çocuk eğitimi, Ailenin önemi gibi konularda, "Huzurun kaynağı Aile" kitabını -Arı Sanat yayınevi- önemle tavsiye ederim.) > Tel: 0 212 - 454 38 21 Faks: 0 212 - 454 38 29 www.mehmetoruc.com

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.